Çocukların dehşetle baş etme yöntemi budur: uyuyakalmak.
Zendagi migzara. Hayat devam ediyor. Başlangıcı, sonu, kemyah, nahkam, bunalımları, sevinçleri önemsemeksizin, ağır, tozlu bir kervan gibi ilerliyor.
Suskunluk, huzur içeriyor. Sakinlik, dinginlik. Yaşam düğmesinin sesini kısmak gibi. Sessizlik ise düğmeyi kapatmak. Kesmek. Tamamen durdurmak.
Yalnızca gülümsemeydi, hepsi bu. Her şeyi düzeltmiş değildi. Hiçbir şeyi düzeltmemişti. Belli belirsiz bir tebessüm. Minicik bir şey. Ormandaki bir yaprak; ansızın havalanan bir kuşun kıpırdattığı bir yaprak. Ama kollarımı ardına kadar açıp onu kucaklayacağım. Bağrıma basacağım. Çünkü bahar gelince, karların tek tek, tane tane eridiğini biliyorum; belki de ilk kar tanesinin eriyişine tanık oldum.
''Kendimi buradan,bu gerçeklikten kopartmak, bir bulut gibi yükselip uzaklaşmak,dışarıdaki nemli yaz gecesine karışmak ve uzaklarda bir yerde, dağların üstünde ayrışmak, yok olmak istiyorum.Ama buradayım; bacaklarım birer beton sütun, ciğerlerim havasız, boğazım yanıyor.Öyle uçup gitmek yok.Bu gece,bundan başka bir gerçeklik yok.''
Her ne kadar güzel anlar sunmuş olsa da,yaşamın ona çoğunlukla zalim davrandığını biliyordu.Ama son yirmi adımı yürürken,keşke biraz daha uzasaydı, diye düşünmekten kendini alamadı.
Kendisine ait olmayan bir şeyi alan insan, bu ister bir can olsun isterse bir dilim "nan" aşağılıktır.
Gözlerini gökyüzünden ayırdığın an, fazla dayanamazsın.
Ama alt ettiğim her uçurtma, yüreğimdeki umudu besliyordu; bir duvarın üzerine, usul usul biriken kar taneleri gibi.
Oysa bu, benim görülen değil bakılan, duyulan değil dinlenen biri olabilmek için tek şansımdı.
Nahid Sırrı Örik
İbrahim Tenekeci
Richard Dawkins
Oscar Wilde
Michel Foucault
Woody Allen
Linda Howard
Hasan İzzettin Dinamo
Albert Einstein
Glenn Meade