- Kendimi götürür atardım şeytanın ayaklarına, olmasaydım şeytanın ta kendisi!
- Her şeyin benden uzaklaştığı böyle anlarda, kendi kendime gülümsüyor, düşlere dalıp beni saran dünyayı seyrediyorum.
- Sen beni iyi tanırsın. Hoşuma giden bir yerde kolayca kök salabilir, orada kendime bir kulübe kurup yerleşebilir, her türlü kısıtlamaya karşın yaşayabilirim.
- Hem masum hem de çok zeki, hem iyi yürekli hem de kararlı; çabalarla dolu bir yaşama karşın sakin ruhlu birisi...
- Gençliğin en asil görevidir bu! Ben yaratmadan önce onu, dünya yoktu. Güneşi çektim çıkardım denizlerin derinliklerinden, Ay benim sayemde başladı gökyüzünde dönmeye. Gün ışığı beni selamlamak için aydınlattı yolumu, Dünya beni karşılamak için yeşerdi, çiçeklendi. Benim emrimle, o ilkel gecede, Yıldızlar çıktılar ihtişamla sahneye. Benden başka kim kurtarabilirdi hapishanesinden Sıkıştırılmış düşüncelerin duyarsızlığını? Ben, ruhumun çağrısına uyarak özgür, Mutlulukla içimdeki ışığın izini sürüyorum, Hızlandıkça hızlanıyorum keyifle, Arkamda bırakarak karanlığı. Önümdeki yol aydınlık.
- Seven bir yüreğin çevresine saçtığı mutluluğu zorla yok edebilen birine yazıklar olsun!
- Duygular ve davranışlar birbirinden çok farklı şeylerdir.
- O gün bugündür güneş, ay ve yıldızları kendi düzenine bıraktım, ne gündüz ne gece kaldı benim için; bütün dünya çevremde yitip gidiyor.
- Ah, geleceğin de bu uzaklardan hiçbir farkı yok! Büyük, alacakaranlık bir bütün var ruhumuzda, duyumsallığımız, gözlerimiz gibi bulanıklaşıveriyor ve biz, ah, bütün benliğimizle kendimizi vermeyi, bütün sevincimizle biricik, büyük ve görkem dolu bir duygunun tüm benliğimizi sarmasını özlüyoruz. Ah! Koşa koşa yola çıkıp tasarladığımız yere vardığımızda, değişen hiçbir şey olmuyor ve biz bütün yoksulluğumuzla, bütün sınırlılığımızla kalakalıyoruz, ruhumuz ise yitmiş bir doyumun özlemi içinde.
- Günahlara air vaazlar veriliyor, ama vaaz kürsüsünde, neşesizliği ortadan kaldırmak için çaba harcandığını hiç gözlemlemedim.