- ?İstese kainata sahip olurdu ama o gönüllere sahip olmayı seçmişti.?
- ?Vuslat ona, ayrılık bana düşmüştü."
- "Aşk, gülü dikeniyle avuçlamak, Ama kanayan ellerin hesabını gülden sormamaktır. ."
- Ben korkmayan bir edepsizi korkuturum ama korkan birini korkutmaktan merhametine sığınırım.!
- Güneyin rüzgârı! Mübarek yanağına dokun, kokulu ellerinden tut, getir onu bize. Güneyin rüzgârı, hecelerim yarım yamalak, heyecanlarım salkım saçak olsa da getir onu evimize. Ey güneş! Ondan daha kutlu bir fâniyi hiç izlemedin sen, ve ey yer, ondan daha kıymetli bir hazineyi hiç gizlemedin. O ki gönüller gıdası, ruhlar şifâsı... O ki gözlerin feri, şerefin zaferi... Dudağının değdiği bir güle bin can feda, eline değmiş bir ele cihanca cihan feda. Ey güneş! Ebû Eyyûb'un kalbinde vuran küt küt için ve oğluma emzirdiğim helal süt için, aydınlat yolları; devecik adımını eğri basmasın âh ve evime yol bulsun Resulullâh. Ey gizlenen dolunay ve yıldızlar! Bilin ki onun aşkına dönmekte yerler ve gökler, ona tutulmakta burçlar ve felekler. O var iken zemin ile zaman arasında hangi varlığa adansın ya emekler, ya hangi renkle iltica etsin dallarına çiçekler? Cemalini gören âşık, görmeyen âşık iken, gamzesine rüyada olsun dönmesin mi narin kelebekler?
- Muhammed! Seni beklemekten nice kuşluklar geçti, günler geçti... Şölenler batıl oldu, düğünler geçti. Gel ki, özleminle Ebû Eyyûb can verecek Muhammed, gel ki âşıkların murada erecek Muhammed! Gel evimize, bereketini getir, sana mahsul olalım; kanat ver bize, katına vuslat bulalım. Muhammed, gel evimize de, Veda Tepelerinden savrulan ışıltılı kumlarca yoluna yol olalım, Ranûnâ'nın hurma bereketince hizmetini görüp Rabb'ine kul olalım. Muhammed! Kutlu gelişine yüz bin selamlar olsun, yağmurlar damla damla seni övecek kelamlar olsun. Sen gel de aydınlık içinde aydınlık, açıklık içinde açıklık olsun... Gel de seninle sevgiler sevgili olsun, seninle muhâlimiz hâle dursun. Sen gel de Muhammed, seni görenlerin güneş düşsün gözünden, gel de seni sevenlerin ışık yayılsın yüzünden.
- Çünkü canına sevgili isteyenle sevgili için can isteyen arasında hayat yolculuğunun ta kendisi gizlidir.
- Tanrım! Şad olmayan gönlümü yıkanlar varsın şad olsunlar. Benim için muradına ermesin diyenler de muratlarına ersinler.
- Burası benim için biraz rukal demektir yani biraz huri demektir ama muhakkak leyla demektir bin kere leyla demektir.
- Hatırlayanınız var mı, sevgi neydi? Sevgi bir bakış, bir gülüş müydü bazen; bir akış, bir koşuş muydu?..Sevgi gönül kumaşında bir nakış mıydı?!.. Hatırlayan var mı sevgi neydi? Leyla'ların, Şirin'lerin, Aslıların nazı mıydı o; yoksa Mecnun'ların, Ferhatların, Kerem'lerin niyazı mı? Hangisinde belirtmişti ilk kıvılcımı sevginin? Neydi sevgi?!.. Açıkken gözbebeğimize yerleşen de, göz yumduğumuzda gönlümüze sızan da sevgi değil miydi bir vakitler? Bir dudağım kıpırdanışından yanağımıza akseden pembelikler, utanmalar sevgi değil miydi yoksa? En son ne zaman kızarmıştı yanağımız hatırlayanınız var mı? Uykumuzu en son ne zaman terk etmiştik sevgiyi düşünmek adına? En son sevgi şiirini hangi gecede okumuştuk? Sahi, neydi sevgi? Bir çuhayı ipek görebilmek miydi; toprağı amber niyetine koklamak mı? Sureti sirete, arazı cevhere, bedeni ruha köle eylemek miydi sevgi? Sevgi bir iyilik miydi, şefkatli bir cümlecik mi? Neydi sevgi dış mıydı, yoksa iç mi; zahir miydi, yoksa batın mı; kalıp mıydı, yoksa can mı?Var olmak mı, varlıktangeçmek mi? Dünyaya gülmeye mi gelmiştik, ağlamaya mı; ölüyor muyuz, yoksa doğuyor mu? Sevgi neydi?!.. Sevgi bir acıydı herhalde, bir kederdi, kah hüzünle, kah mutlululkla hatırlanan. Belki de sabırdı sevgi,affetmekti, gelecek günler adına. Sevgi sınanmaktı adl-i ilahi'de ve sınavı geçmekti ercesine. Sevgi bir tevbeydi, nasuh kisvesinde; bir dirilişti nefsi öldürerek. Sevgi iyi bir ad bırakmatı fena yurdunda. Ömür geçer de ad kalır... Sevgi: İki hece. Sevgi, sevmek kelimesinden türetilen bütün öteki kelimelerin en güzeli. Derin uykulara dalmadan önce ilk soru: Sevgilerinizi en son ne zaman hatırlamıştınız ve sevgiyi hak edenleri en son ne zaman?!.. Bir soru daha: Sevgileriniz yalan mıydı yoksa?!.. Ve son soru: Çorak vadilere yönelmişse sevgimiz, çevremizi kandırmıyorsa sulara, içimizden akan Nil olsa ne?!...