- beni almadan gidiyor ömrüm?
- aşk neden kör eder gözleri niye aldatır fırıncı güzel karısını ete bürünen bir gül müdür sevgili bilemem, kim sadıktır ölüm kadar...
- bir insanı yaşamıyorken görmek, ölürken görmekten daha acıklıdır...
- Yaşı, seksen yoksa bile yetmiş kesin vardır. Gülüyor, espiri yapıyor, insanlarla şakalaşıyor; velhasıl oldukça mutlu görünüyor. Onu seyrederken, defterimi çıkarıp şunu yazıyorum:"Yaşlılık, ölümün tadını çıkarmak olmalı. " -ÖLÜMÜN TADI-
- Bugün kusmadım ama bir veremli gibi iştahım yok. Sadece kimyasal atığa benzeyen meyve sularından içiyorum. Artık Dostoyevski'nin kitaplarını okumayacağım. Çünkü okuduğum son iki kitabında da birer kişiyi veremden öldürdü. Üstelik bu işi o karar ustaca yapıyor ki, kitabı okurken kendini bir okur olarak değil, hasta yakını gibi görüyorsun. Sanki koltuğunda değil de hastanın kıvrandığı yatağın bir ucunda oturuyor ve onun için dua ediyorsun. Bu ister istemez kişinin ruh hâlini olumsuz etkiliyor. Artık Dostoyevski yok. Neşe saçan, insanı ferahlatan kitaplar okuyacağım bundan böyle. -KÖTÜ OLMAK- (Sf:15)
- Soğuktan eliniz ayağınız uyuşmuş bir hâlde eve geldiniz ve hemen sobanın yanına sokuldunuz. Isınmak için sobanın yanına sokulduğunuz andan itibaren her geçen dakika sobadan biraz daha uzaklaşır ve en sonunda odanın, sobaya en uzak köşesine oturursunuz. İlk dakikalarda sizi rahatlatan, huzur veren ateş; yavaş yavaş canınızı sıkmaya başlamıştır. Önce üstünüzdeki kazağı çıkarır, daha sonra evdekilerin bütün itirazına rağmen pencereyi hafifçe aralamaya kalkarsınız. Âşk da böyledir işte. -ÂŞK- (Sf:16)
- Dolu sandığımız boş bir fotoğraf makinası ve "çekiyoruumm" diyen bir ses... -HAYALKIRIKLIĞI- Sf:26
- Ters çevrilip çalkalanmış gibiyim ve şu sıralar, kendime pek hürmet edesim gelmiyor. -HÜRMET- Sf:34
- Benim de hep erik ağacı olarak..
- Benim de hep erik ağacı olarak..