- 'Ben ağlamam'' dedim kendime. ''Kurutamam gözyaşlarımı çünkü. Başlarsam duramam diye ağlamam. Bütün damarlarım, kemiklerim çıkar gözpınarlarımdan. Geriye tek bir derim kalır...''
- Artık gerçeği biliyorum. Bir yerlerde hayatın ve mutluluğun olduğunu, aşkın kol gezdiğini biliyorum. Ve hepsini bulacağım!. Hayatım boyunca yokluğunu hissettiğim bütün insanlığımı, sevgiyi yaşayacağım..
- Terk ettim okulu. Belki hâlâ bir yerlerde kayıtlarım duruyordur ve yoklama kağıtlarına "yok" yazılıyorumdur. Ve belki de benim için söylenecek en yerinde kelimedir. Ben yokum!..
- Kolay değildir yalnızlık. Öğrenilmesi gerekir. Daha çok benim gibi, kendini dünya üzerinde yaşayan tek canlı olarak gören ve hisseden adamların yalnızlığından bahsediyorum..
- ''İşte böyle bir şehir burası? dedim kendime. ?Sarhoş bile olamıyorsun. Olsan bile ayıltıyor birileri! Eğer kör ya da sağır değilsen İstanbul?da sarhoş olamazsın...''
- Değişmeyi, iyi biri olmayı, hissetmeyi, sevmeyi. Hepsini isterdim. Ama istemenin yetmediğini çok erken anladım. Hiçbir şeyin yetmediğini! Dünyayla mesafeli bir dostluk kurmak zorunda kaldım. Çünkü kuşkulandım bana verdiği hediyelerden. Her şeyden!
- İçimde büyük bir nefret var. Herkese yetecek kadar. Üçüncü Dünya Savaşı'nı çıkartacak kadar. Herkesi öldürecek kadar. Dünyanın havasını indirecek kadar! Bunları yazacak kadar... Nereye kadar? Ölene kadar!..
- ..duyulabilecek kadar yüksek bir ses vardı içimde. Bunu fark edince, dünya üzerindeki bütün insanlar birden yok olsalar dahi yalnız kalmayacağımı anladım..
- Kendiliğinden geldi acılarım. Yerleştiler içime. Sonra alıştım ve kabullendim. Sanki dünyada başka türlü bir hayat yaşanamazmış gibi..
- Mutluluk. Gözlerim ile beynimin arasında geçirdiğim son kavram o kadar saçma geldi ki, bir tebessüm oturdu suratımın tam ortasına.Ve şimdi Kinyas gelmiş,bana yeniden yükselmemi söylüyordu.Paraşütünü açmış bir adamdan uçağa dönmesini beklemek gibi...