- İnsan meziyet sahibi olmaya mecburdur. Anormal olan: Kusurdur. Bir asker cesurdur diye alkışlanmaz ama korkaksa ayıplanır.
- Sevda gibi bir gizli emel ruhuna sinmiş; Bir haz ki hayalden bile üstün ve derinmiş Gökten gelerek gönlüne rüzgar gibi inmiş; Bir sır ki bu, ölsen bile asla açamazsın...
- Akşamları bazen tek başıma dolaşmam bir ruh sporudur.
- Aşk, şehvetin estetik şeklidir.
- -Aşkın felsefesiyle uğraşacak vaktim olmadı ama onu hiç de senin gibi düşünmemiştim. -Felsefesi değil, tarifi... Kesilmiş bir koyunun kasap dükkanındaki manzarası hoşa gitmez, hatta bazılarına iğrenç görünür. Fakat usta bir aşçının elinde nefis bir et yemeği olduğu zaman, dükkandaki manzarasına bakamayanlar bile onu iştahla yer. Aşk da böyledir. Aslında şehvettir yani hayvani bir istek.
- Açlar nasıl bir istekle koşarsa aşa Türk eri de öyle gider kanlı savaşa. Hem karadan, hem denizden ordular indir! Çarpışalım, en doğru söz süngülerindir! Davetiye
- Çelik zırhlı kartalları göklere saldır... Fakat zafer sizin için söz ve masaldır... Dirilerek başınıza geçse de Sezar, Yine olur Anadolu size bir mezar. Davetiye
- Elçi dedi ki: Kıralınızın arslanlarını, dövüş buğalarını, atlarını, doğanlarını gördüm. O kadar zengin olduğu halde bunları az buldum. Bizim kıralımızda bunlardan çoktur. Subbiluliyuma yine gülümsedi: Niçin bizim kıralımızın hayvanları azdır ama aralarında insan gibi konuşanları vardır demedin?
- Bana bak! Nankörlük edip durma. Kral ve vezirler olmasa hepiniz aç kalırsınız. Düşman gelip hepinizi götürür. Köle diye satar. Biz en ağır yükleri taşıyan insanlarız. Bize saygı göstermeğe mecbursun!.. Bu sözler üzerine sarhoş hüngür hüngür ağlamağa başladı. Hem hıçkırıyor, hem de: ?Benim eşeğim de ağır yük taşıyor ama yine benden dayak yiyor. Amma da nankörmüşüm? diye söyleniyordu.
- Kâhin Şilka, bir arkadaşı ile bütün bu konuşmaları dinlemişti. Bir sarhoşlara, bir de vezirlere baktıktan sonra: ?Şu sarhoş, beriki herifleri paçavraya çevirdi? dedi. Arkadaşı cevap verdi: Yanlış söyledin. Paçavraları tersine çevirdi!..