- Bazen kandırması gerekmez mi insanın kendisini, değişmek, değişebilmek için, yenilenmek için. Nerede kaybettim ben kendimi? Bir zamanlar... bir zamanlar ne iyi bir adamdım mı diyecektim, hayır. İnançları ve idealleri olan bir insan. Bu olabilir. Ama sonra... Olur bazen. Sarsılırsın, güvenini kaybedersin, inancını kaybedersin. Olur bazen.
- biliyorsun, sürünmeyi öğrendikten sonra uçma yeteneğimi kaybettim.
- Bazen canı sıkılırdı insanın. Bakıp yakında olması gerektiğini düşündüğü her şeye..
- İlk cümle önemli, başla gerisi gelir. Evet, böyle diyordum eskiden, çünkü başlıyordum ve gerisi geliyordu. Şimdi ne durumdayım, izleyin, bakın, başlıyorum, gördüğünüz üzere başlayamıyorum. Velev ki başladım, gerisi gelmiyor.
- inanç ve umut yumruk büyüklüğündeki et parçasında yaşar ama dünyayı değiştirir.
- Yaşam, insan alemini sıradanlaştırmıştı. Onu kot pantolon ve gazlı içeceğe alıştırarak sindirmişti.
- Var olmak. Önce var olmalısınızdır. Var olmayı başardığınız an ancak kendiniz olmaktan bahsedebilirsiniz.
- Bazı hayatlar böyledir, uzun uzun anlatmanın ne alemi var. Doğar, yaşar, ölür gider.
- İnsan en büyük hayal kırıklığını; çektiği o sonsuz acının aslında tüm insanlar tarafından bir zamanlar bir şekilde çekilmiş veya hali hazırda çekiliyor olduğunu fark ettiği an yaşar. Nitekim o an çektiği sonsuz acı nedeniyle kendi içinde farklılaşarak çıktığı kürsüden paldır küldür aşağıya yuvarlanmıştır. Ama işte olgunluk da tam orada başlar.
- Huzur hep en çok isteyip de yaşayamadıklarımızda gizli değil midir? En saf halimizdeyken isteyip, yıllar boyunca istediğimizi bile çoktan unuttuğumuz ve hatırlayınca da ölmekten beter olduğumuz..