Acı çeken insan inlemekten zevk alır; almasa inlemesini pekala tutardı.
İnsana lüzumlu olan tek şey, onu nereye sürükleyeceği belli olmayan hür iradedir.
İnsan yapıcıdır, yeni yollar açmayı sever, bu su götürmez bir gerçektir. Fakat neden acaba bir yandan da yıkmaya, her şeyi kaos haline getirmeye bayılır?
İnsana yalnız keder, acı batar da saadetimizi fark edemeyiz. Halbuki hakkıyla bakınca dünya nimetlerinden hepimizin nasibi olduğunu görürüz.
''Hiç düşünmeden ve korkmadan yaşamaya bakınız. Fırtına sizi kıyıya sürükler ve güven içinde yaşatır...''
Ya Bay Astley ? - dedim birden ona dönerek, aklıma tuhaf bir fikir gelmişti. Polina'nın gözleri parladı. Ta içime işleyen bakışlarını gözlerime dikip acı bir gülümsemeyle: - Ne yani, şu İngiliz için senden ayrılmamı mı istiyorsun? - dedi. Bana ilk kez sen diyordu.
''Kurnazca felsefe yapmayı bırakın, düşünmeden yaşamın akışına bırakın kendinizi. Endişe etmeyin, kıyıya çıkaracaktır sizi akıntı, ayaklarınızın üzerine kaldıracaktır...''
Zaten hepimiz gülünç denecek kadar iyi kalpli insanlarız?
Ah Dolgorukiy.Anladık artik bir prens akrabası değilsin.Her şeye tükürmen,kendini tutamaman beni benden alıyor.Gelelim roman hakkindaki düşüncelerime.Son derece ağır bir roman,bazen Arkadiy'in anlattıkları o kadar sıkıyor ki anlatamam hele ki Andrey Petrovic'e olan hayranlığından bahsederken.Sıkıcı değil fakat insanı biraz zorluyor.İyi okumalar...
"Gerçek hayat denilen şeyin ne olduğunu, nerede olduğunu bilmiyoruz bile! Kitaplarımızı, hayallerimizi elimizden alsalar, öylece ortada kalakalacağız."
Ali Kırca
Yusuf Hayaloğlu
Bernard Lewis
Orhan Veli Kanık
Osho
Charles Dickens
Khaled Hosseini
Carlos Ruiz Zafon
Umut Sarıkaya
Salah Birsel