- Ne ben bir kimseye benziyordum, ne de bir başkası bana. ?Onlar hep birlikte, bense onlardan farklıyım? diye derin düşüncelere dalıyordum.
- - Sayın teğmenim! diye başladım. Şunu iyi biliniz ki, gösterişli sözlerle bu sözleri kullananlardan, el etek öpenlerden hoşlanmam. Bu birinci madde? İkincisine gelince? Gürültülü bir kıpırdanma oldu. - İkincisi, zamparalıktan, hele hele zamparalardan nefret ederim. Üçüncüsü, gerçeği, içtenliği, dürüstlüğü severim. Kurulmuş bir makine gibi konuşuyordum, bunları nasıl söyleyebildiğimi düşündükçe korkudan elim ayağım buz kesiyordu. - Düşünceyi seviyorum, Bay Zverkov! Eşit koşullarla kurulmuş arkadaşlığı seviyorum? Şey? Daha ne söyleyecektim!.. Sevdiğim bir şey de? Ben sözü ne uzatıp duruyorum? Eh, sağlığınıza, Bay Zverkov! Gittiğiniz yerde Çerkez kızlarını büyüleyin, yurdumuzun düşmanlarına vurun ve? Hımm? şey? Sağlığınıza, Bay Zverkov!
- İyi adamlar yalnızlıktan ölüyor, İyi kadınlar ise kötü adamların balkonundan gökyüzüne bakarken..
- "Ninemin dilinden eski günler hiç düşmez. Eskiden daha gençmiş, güneş eskiden daha çok ısıtırmış, süt şimdiki gibi çabucak kesilmezmiş.... Her şeyin iyisi eskidenmiş...."
- ?Ama nasıl yalnız..? Yani hiç kimseyi görmüyor musunuz...?? ?Ahh... Hayır, görmesine görüyorum ama yine de yalnızım....?
- Şu anda başımda binlerce musluk açıldı ve ben sözcükler nehrini boşaltmazsam boğulacağım. Bu yüzden, rica ederim beni bölmeyin, Nastenka, uysal ve sakince dinleyin; yoksa tümden susarım...
- "Bir çocuğun dalgın dalgın düşünmesinden hoşlanmıyorum Varvara, canım; seyretmesi hoş değil."
- Evet, ben yaşam boyunca sevginin başka türlüsünü düşünememişimdir; şimdi bile sevginin sevilen tarafından kendi isteğiyle verilen, karşısındakinin ona hükmetme hakkı olduğuna inanıyorum.
- "Kötü biri olamamak bir yana, herhangi bir şey olmayı da beceremedim: Ne kötü ne iyi, ne alçak ne namuslu, ne de haşerenin biriyim.Şimdi bir yandan köşemde pinekliyor, bir yandan da acı, faydasız bir teselliyle avunuyorum: Zeki insanlar asla bir baltaya sap olamaz, olanlar yalnız aptallardır." Fyodor Mihalyoviç Dostoyevski
- "Bazen, eskilerin söyleyişiyle "bütün güzel, yüksek şeyler"in inceliğini kavramaya hazır olduğum sırada, ama neden ille de tam o anlarda öyle biçimsiz hareketler yapıyordum... yani bunların yapılmaması gerektiğini anladığım anda mahsus yaparmış gibi böyle hareketlere kalkışmam neden ileri geliyordu? İyiyi, "güzel ve yüksek şeyleri" ne kadar çok anladıysam, o kadar derinlere battım, sıkıştım kaldım içlerinde." Fyodor Mihayloviç Dostoyevski