- Kaçınılmazsa olsun bakalım.
- "Bana karşı hissettiklerini öylesine umursamıyorum ki, ne söylediğin, ne hissettiğin hiç önemli değil," der gibiydi.
- Bırakmıyorlar, iyi olmaya...Olamıyorum
- Kullanabildiğim tek dış etki ise okumak,yine okumaktı. Okumanın bana çok yardımı dokunuyordu; coşku veriyor, zevk veriyor, acı veriyordu.
- Kötü biri olamamak bir yana, herhangi bir şey olmayı da beceremedim: Ne kötü ne iyi, ne alçak ne namuslu, ne kahraman ne de haşerenin biriyim. Şimdi bir yandan köşemde pinekliyor, bir yandan da acı, faydasız bir teselliyle avunuyorum: Zeki insanlar asla bir baltaya sap olamaz, olanlar yalnız aptallardır. Evet efemdim, on dokuzuncu yüzyıl adamı en başta karaktersiz olmalı, böyle olmaya manen mecburdur; karakter sahibi, çalışkan bir insansa oldukça dar kafalıdır. Kırk yıllık bir ömürden sonra bu inanca vardım. Kırk yaşındayım artık, şaka değil; kırk yıllık koca bir ömür, ihtiyarlığın ta kendisi. Kırk yaşından fazla yaşamak ayıptır; bayağılık, hatta ahlaksızlıktır! Tüm samimiyetinizle, dürüstçe söyleyin, kırk yaşını kim geçer? Ben söyleyeyim size: Aptallarla namussuzlar. Bunu tüm ihtiyarlara, o saygıdeğer, ak saçlı, mis kokulu ihtiyarların yüzüne de söylerim! Tüm dünyanın yüzüne de söylerim! Buna hakkım var, çünkü bende altmış yaşına kadar yaşayacağım. Hatta yetmişe kadar! Seksenimi bulacağım!.. Durun! Müsaade edin de biraz soluk alayım... (s5)
- Bakın, yağmur yağarken saray yerine bir tavuk kümesi görsem, ıslanmamak için belki kümese girerim.Fakat kümes beni yağmurdan korudu diye, şükran borcunu ödemek için kümese saray gözüyle bakamam.Gülerek, böyle bir durumda sarayla kümes arasında fark olmadığını soyluyorsunuz.-Evet, hayatta tek gayemiz ıslanmamak olsaydı dediğiniz doğruydu;- diye cevap veriyorum.
- ?Size gerçek, gerçeğin ta kendisi olarak diyorum ki, toprağa düşen bir buğday tanesi yok olmazsa sadece bir buğday tanesi olarak kalır; ama yok olursa o zaman bereketli mahsul doğurur.? (İncil; Yohanna?dan XII Bap, 24)
- ''Ama kardeş, doğayı düzeltirler, bir yön verirler... Böyle olmasa, insan kör inançlar okyanusunda boğulup giderdi. Yine böyle olmasa, bir tanecik büyük adam olamazdı.'' s.87
- Suçu doğuran hastalık mıdır, yoksa özel niteliğine göre suç mu her zaman hastalığa benzer bir şey doğurur? s.93
- '' Yiyecek bir şey olmadıktan sonra ister istemez sararırsın.'' s.99