- Baylar, yemin ederim ki, her şeyi fazlasıyla anlamak bir hastalıktır; tam manasıyla bir hastalık. (Sayfa: 7)
- Baylar, yemin ederim ki, her şeyi fazlasıyla anlamak bir hastalıktır; tam manasıyla bir hastalık. (Sayfa: 7)
- Öç almak isteyen veya genel olarak kendini korumasını bilen dişli kimseler bunu nasıl yapar? Böyleleri kendilerini öç hissine kaptırdılar mı, bu duygu varlıklarında her şeyi siler süpürür. Böyle bir adamın kudurmuş bir boğa gibi, boynuzlarını öne eğerek hedefe doğru atılır ve ancak önüne çıkan bir duvar onu durdurabilir. (Sayfa: 11)
- Ah baylar, belkide ben ömrüm boyunca başlamayı da, bitirmeyi de beceremediğim için kendimi akıllı bir adam sayıyorum. Ben de herkes gibi gevezenin, zararsız ama can sıkıcı boşboğazın biri olayım, ne çıkar. Ne çare ki gevezelik, daha doğrusu elekle su taşımak her zeki adamın kaderine yazılıdır. (Sayfa: 20)
- İnsan medeniyete kavuşmakla eskisinden daha fazla kan dökücü olmamışsa bile, en azından daha kötü, daha iğrenç bir kan dökücü olduğu kesindir. (Sayfa: 26)
- Kim olursa olsun, insan daima, her yerde akılla çıkarın buyurduğu gibi değil, canının istediği gibi hareket etmeyi sever; arzularımızın çıkarımıza tamamıyla ters düşmesi de mümkün, hatta bazen zorunludur. (Sayfa: 28)
- Fakat yüzüncü defa olarak söylüyorum ki, insanın kasten, şuurlu olarak zararlı, manasız, hatta son derece budalaca bir arzuya kapıldığı bir durum, tek bir durum vardır: Yalnız akla uygun şeyler istemek zorunda kalmayıp, ne kadar manasız olursa olsun istemek hakkına sahip olmak. (Sayfa: 31)
- İnsan yapıcıdır, yeni yollar açmayı sever, bu su götürmez gerçektir. Fakat neden acaba bir yandan da yıkmaya, her şeyi kaos haline getirmeye bayılır? Haydi buna cevap verin bakalım! (Sayfa: 36)
- İnsan gayeye ulaşmak için çalışmayı sever, fakat ulaşmayı pek istemez; bu hal hiç şüphesiz çok gülünçtür. (Sayfa: 37)
- ''Başkalarının zavallılığına bakıp kendi haline şükredenlerden tiksiniyorum.''