- Sanki onun bütün kanun ve yasaları çiğnemeye kışkırtan bir kuvvet vardır. Yine bu kuvvetin etkisiyle sınırsız bir hürriyeti ve çevresine dehşet vermeyi arzulamaktadır.
- Herhalde, bütün bu duygular; yüksek bir kalede bulunan birinin, önündeki uçuruma eğilirken duyduklara benzer. Her şeyin bir an önce bitmesi için baş aşağı kendini atmaya hazırdır.
- Eskiden ne kadar ezilmiş ve boynu bükük idiyseler, şimdi aynı oranda işini bilen , kabadayı görünmek arzusundadırlar.
- Etrafa saldığı korkudan zevk alır; insanlarda uyandırdığı tiksinme duygusunu adeta sever.
- Cezaevine öyle miskin bir şekilde , ağzından salya, burnundan sümük akarak gelir ki, bakıp , ''Beş altı kişiyi öldüren adam bu muymuş?..'' diye şaşarsınız.
- Tabiî, öyleleri de çıkar ki, cezaevinde bile kolay kolay uslanmaz , hâlâ şu gösteriş ve gevezeliklerinden vazgeçmez. ''Siz beni görüyor musunuz? Altı cana kıymış bir adamım ben!'' der gibi bir halleri vardır.
- Hikayenin konusu, Luka Kuzmiç adındaki bu adamın büsbütün sebepsiz , sadece kendi keyfi için , bir binbaşıyı nasıl dövdüğü idi.
- Üstüne atıldığım gibi bıçağı sapına kadar karnına sapladım. Tam yerine isabet ettirmiştim. Yuvarlanıverdi. Birkaç kere ayaklarını salladı; o kadar.
- Cellat Timoşka soydu beni, yatırdı. Sonra da: ''Canın yanacak! Hazırlan!'' diye bağırdı. Sırtıma kibarca öyle bir vurdu ki, haykırmak istedim. Ağzımı açtım... Açtım ama bağıramadım ki... Sesim kısılmıştı.
- Altı cana kıydığı halde, kimse Luçka'dan korkmazdı. Ama korkunç bir adam diye ün salmak , belki de onun en içten arzuladığı şeydi.