- Zihin, açıklama gerektiren bir şeyi açıklamak için düşündüğü ilk sebebi yeterli buldu ve hakikat olarak kabul etti.
- Kendimiz için iyi düşündüğümüz halde , Rafael'in bir tablosunun taslağını ya da Shakespeare oyunundaki gibi bir sahneyi yapabileceğimize ihtimal veremediğimiz için , böyle bir şeyi yapabilmenin son derece mucizevi olduğuna, çok ender bir rastlantı olduğuna ikna ederiz kendimizi. Böylece kibrimiz, kendini beğenmişliğimiz dehayı tapınmayı teşvik eder: çünkü ancak deha bizden çok uzakta yer alan bir mucize olarak düşündüğümüz zaman incitmez.
- Her zaman kötü yazarlara gerek duyulacak, çünkü gelişmemiş, olgunlaşmamış yaş gruplarının beğenisine hitap ediyor onlar, bu yaş gruplarının da olgunlar kadar kendi gereksinimleri vardır.
- Benzer bir durum tek tek insanlarda da görülür;bir yozlaşmanın, bir sakatlanmanın, hatta kötü bir alışkanlığın ve genel olarak bedensel ve törel bir eksikliğin diğer yanda bir yarar sağlamayışı enderdir. Örneğin daha hastalıklı bir insan, belki de savaşçı ve huzursuz bir kabilenin ortasında, kendi başına kalmak ve böylelikle daha sakin ve daha bilge olmak için daha çok fırsat bulacaktır.; tek gözlü birinin o tek gözü daha güçlü olacaktır, kör biri iç dünyasının daha derinlerine bakabilecek ve her halükarda daha iyi işitebilecektir. Bu bakımdan varoluş mücadelesi bir insanın, bir ırkın ilerlemesinin ya da güçlenmesinin açıklanabileceği biricik bakış açısıymış gibi gelmiyor bana.
- Aşk ve nefret kör değillerdi; ama beraberinde taşıdıkları ateşten kamaşmıştı gözleri.
- Kişi, bir başkasına itiraf edince unutur suçunu, ama genellikle o bir başkası unutmaz.
- Çok düşünen bir kişi, parti adamı olmaya uygun biri değildir: çok geçmeden parti üzerine düşünmeye başlar enine boyuna.
- "Özgürlük diye böğürmeyi seversiniz hepiniz en çok; oysa ben, çevresinde çokça böğürme ve duman bulunan büyük olaylara inanmayı unuttum. İnan bana dostum cehennem gürültüsü! En büyük olaylar, en şamatalı saatlerimiz değil, en sessiz saatlerimizdir."
- "Hiçbir merdivenin olmasa bile, kendi başının üstüne tırmanmayı bilmelisin; başka türlü nasıl tırmanırsın yukarılara? Çok şey öğrenmek için, kendinden uzağa bakmayı öğrenmek zorunludur."
- "Her yerimi ağılı sinekler sokmuş, hınzırlığın nice damlalarıyla bir taş gibi oyulmuş, -öylece otururdum onların arasında- Hele kendilerine iyiler diyenlerin, en ağılı sinekler olduklarını gördüm: onlar tam bir suçsuzluk içinde sokarlar, tam bir suçsuzluk içinde yalan söylerler."