- ''...Peki ya bu örgütün varlık nedeni, baylar? Bu neden, suçsuz insanların tutuklanmasından ve bunlar hakkında anlamsız, çoğu zaman da, benim durumumda olduğu gibi, sonuçsuz bir soruşturma açılmasından başka bir şey değil. Bütün bu saçmalığın ortasında, memurların en kötü yozlaşmalara sürüklenmeleri nasıl önlenebilir?..''
- ...sanki özgürlüğünün kısıtlandığını, tutuklanma işinin ciddiye bindiğini duyumsar gibiydi.
- Yoksa bu insanları yanlış mı değerlendirmişti?
- ''Gördüğüm kadarıyla sizler, hepiniz memursunuz, karşı çıktığım o yozlaşmış çete, sizlersiniz, birer dinleyici ve hafiye olarak buraya doluştunuz, sözde taraflar oluşturdunuz, taraflardan biri beni sınamak için alkışladı; öğrenmek istediğiniz, suçsuz insanların nasıl baştan çıkarılacağıydı.''
- K., ondan sonraki bir hafta boyunca her gün yeni bir haber bekledi, sorgulamadan feragat edişinin ciddiye alınmış olabileceğine bir türlü inanmıyordu; ama beklediği haber cumartesi akşamına kadar gelmeyince, açıkça söylenmeksizin, aynı binaya aynı saatte yine çağrılmış olduğu sonucuna vardı. Bu nedenle, pazar günü kalkıp aynı yere gitti...
- ''Burası çok berbat bir yer,'' diyerek K.'nın elini yakladı. ''Bir şeyleri başarabileceğinize inanıyor musunuz?''
- ...tehlikeden, ancak korkmak istediğimde korkarım.
- Bu insanlarla bugüne kadarki ilişkilerinizi sürdürün, çünkü bence siz, onlarsız olamazsınız.
- Siz, savaşmak zorunda olduğum toplumdansızınız, ama...
- ...yatağın yanında sorgu yargıcı duruyordu, kocamın üstüne ışık düşmesin diye elini lambaya siper etmişti; aslında gereksiz bir önlemdi, çünkü kocamın uykusu öyle derindir ki , o ışık bile onu uyandıramaz.