- Kişiyi mutluluk öldürebilirse, benim çoktan ölmem gerekirdi!
- Susarak birşeyler gizlediğin, gizlemek zorunda kaldığın, ya da bilmeden gizlediğin için rahatsızlığım artacak yerde artmıyor da, yalnız sıkıntılı olmakla kalıyorum, sana olan güvenim böylesine büyük, anla, hem de güzelliğini unutarak. Milena birşey gizliyorsa, diyorum, gizlenmesi gerekiyor da ondan gizliyor, suçlu bulmuyorum seni. Bu kuşku karşısında rahat kalabilmemin, olağanüstü başka bir nedeni daha var. Bir özelliğin var -yanılmıyorsam doğuştan böylesin, heryerde görülmüyorsa etkisi, suç sende değil- kimsede olmayan birşey, sende gördüm yalnız, gene de akıl erdiremiyorum: Kimseyi üzmeme özelliği. Acıma duygusundan ötürü değil bu, üzmek elinden gelmez de ondan. Akılların alamayacağı kadar güzel birşey bu, akşama dek bunu düşündüm, bunu inceledim, ama şimdi uzun uzun yazmaya çekiniyorum; sana sarılma isteğimi hoş göstermek için belki bütün bunlar, kim bilir?
- Unutmayacağım bir doğa olayıydı yüzün, Milena. Bulutlardan değil, kendiliğinden gölgelenen bir güneştin sanki. Ne söyleyeyim daha? Kafam ve ellerim dinlemiyor beni.
- Kimi zaman yanlız kalabilmek, mutluluğun ilk şartıdır.
- Kapının eşiğinden atılan mektuplarının üzerinden atlıyorum her gün. Açmıyorum, okumuyorum. Daha fazla özleyeyim diye.
- Yanımda yürüyordun, bir düşünsene, yanımdaydın.
- Bana hergün yazma demiştim dünkü mektubumda, bugün de aynı şeyi istiyorum senden. Bu ikimiz için de daha iyi olur, hem bugün daha da direniyorum bu isteğimde; ama nolursun Milena sen kulak asma bana, gene her gün yaz, kısacık da olsa yaz bugünkü mektubundan daha da kısa olsa, iki satır ya da bir satır, bir sözcük olsun yaz Milena.. Korkunç acılara boyun eğmek zorunda kalırım tek sözcüğünden yoksun kalırsam..
- ...küstüm size;daha iyi,yüreğimin kuytusunda birazcık küslük bulunsun size karşı,dengeyi sağlar.
- Biliyorum, birine böylesine güvenmek, bayağının aşağısı bir şey, onun için durmadan korku çörekleniyor içime! Ama bu korku seni kaybederim korkusu değil; birine güvenmeye nasıl kalkışır insan, işte bu korkutuyor beni.
- Mesela, neden odanda duran ve senin koltukta ya da çalışma masasının başında oturuşunu, uzanışını, uyuyuşunu (Mışıl mışıl uyumanı dilerim!) seyreden mutlu dolap değilim?