- Din maskeli müşrikliğin ve İslam tarihi yalancıların en büyük palavrası, ?yoksulun kaderi yoklukla imtihan, zenginin kaderi varlıkla imtihandır? palavrasıdır.
- Mecid-i Aksa, Kudüs?te Sahra?nın hemen güneyinde yer alan ve İslam?ın en kutsal yerlerinden biri sayılan cami. İlk biçiminin Bizans İmpratoru I. Justinianus?un (hd 527-565) yaptırdığı bir bazilika olduğu kabul edilir. Hz. Ömer 638?deki Kudüs?ü aldıktan sonra yapıyı, değişiklik yaptırmadan camiye çevirtti. Emevi halifesi I. Velid de ( hd 705-715) çok büyük bir onarımdan geçirerek baştan aşağı yeniledi. Görüldüğü gibi kudüs?teki Mescid-i Aksa adıyla bilinen yapı tarihi kayıtlara göre peygamberimiz döneminde bir bazilika idi. Bu yapıya Mescid-i Aksa adının ne zaman ve kim tarafından verildiği belirtilmemiştir.
- O dönem kız çocuklarının doğumdan hemen sonra gömülmesi? geleneğine esasen köleler arasında başlanmıştır. Bu gelenek, ?efendiler tarafından ırzı kirletilen köle kızlarının? bu alın lekesini temizleme mantığına dayanır. Yani kız çocuğu doğar doğmaz, esasen bir efendinin malı olur. Bundan mütevellit, zaman ilerledikçe ya cariyeye ya da genelev sermayesine dönüştürülür. Bu durumdan utanan köleler, kız çocuklarını doğar doğmaz gömmeye başlamışlar ve zamanla bu bir geleneğe dönüşmüştür.
- Meselelerin arka planını düşünmeyen, gördüğüyle amel eden, kendisine gösterilene tabi olan, hakikatlere kulak tıkayan, şekilci, göze aldanan, nefsini kabartan, miting kürsülerinde konuşanlardan ibaret bir okuma yapan, gerçeklerden dem vurulduğunda kulağını tıkayan, olan bir olayın nedenlerini anlamaya çalışmak yerine, olayın kendisini baz alarak kelam eden insanların çoğunlukta olduğu toplumlar, helak edilirler. Yine Kehf suresi?ndeki ayetlere göre, ?kendi elleriyle, kendi kendilerini helak ederler.? Kişinin kıldığı namaza bakıp yaptığı hırsızlığı görmeyen, yaşanan hadiseleri kendisine anlatılanlardan ibaret değerlendiren, akletmeyen, sorgulamayan, fikretmeyen insanların sayıca çoğalması halinde, bu durumdan nemalanan kimseler idareci olurlar. Ve doğal bir kanundur ki, bu kimseler, ellerindeki gücü kötüye kullanmak suretiyle o toplumun helakına, yok olmasına sebep olurlar.
- Meselelerin arka planını düşünmeyen, gördüğüyle amel eden, kendisine gösterilene tabi olan, hakikatlere kulak tıkayan, şekilci, göze aldanan, nefsini kabartan, miting kürsülerinde konuşanlardan ibaret bir okuma yapan, gerçeklerden dem vurulduğunda kulağını tıkayan, olan bir olayın nedenlerini anlamaya çalışmak yerine, olayın kendisini baz alarak kelam eden insanların çoğunlukta olduğu toplumlar, helak edilirler. Yine Kehf suresi?ndeki ayetlere göre, ?kendi elleriyle, kendi kendilerini helak ederler.? Kişinin kıldığı namaza bakıp yaptığı hırsızlığı görmeyen, yaşanan hadiseleri kendisine anlatılanlardan ibaret değerlendiren, akletmeyen, sorgulamayan, fikretmeyen insanların sayıca çoğalması halinde, bu durumdan nemalanan kimseler idareci olurlar. Ve doğal bir kanundur ki, bu kimseler, ellerindeki gücü kötüye kullanmak suretiyle o toplumun helakına, yok olmasına sebep olurlar. Keza, ?Allah, aklını kullanmayanların üzerine pislik yağdırır.? (Yunus,100)
- Fuhuş: bir erkek ve bir kadının evlilik dışı ilişkisi, ekseriyetle belli bir ücret karşılığı yapılan ilişki. ?Fahiş,? ?fuhuş? gibi kavramlar ekonomik kavramlardır. Yüksek fiyata ?fahiş fiyat? denir. Hayat kadınlarına ?fahişe? demelerinin nedeni; aslında verilen paranın yüksek olduğunu ima etmektir. Dolayısıyla bir kişiye ?fahişe? denildiğinde, o kişinin öncelikle olarak alınıp satılan bir şey olduğu ifade edilir. Kur?an ? da bu kavramın anıldığı yerlerin tamamında, cinsel ilişki vurgusu öne çıkar. Ekonomik vizyon görülmez hale getirilir. Halbuki bu kavram bu kadar sığ değildir. Elbette ?cinsel boyutu? vardır ama bu tek başına değildir. Temel anlamları vardır.
- Vatandaş kocaman bir bina dikmiş, kapısına ?Lehulmulk/ mülk Allah?ındır? yazmış. Fakat tapusunu kendisinde tutuyor. İhtiyaç duymadığı halde bunlara sahiplik/ rablik iddia ediyor. Fakat kiracılarından birisi ?zina ettiğinde? arslan kesilip vatandaşı fuhuşla suçlarken, kendi yaptığı işi meşru görüyor. Evet, bu zina türü, ya da fuhuş türü (ki her ikisi de fuhuştur) toplumsal açıdan çok daha tehlikelidir. Fuhuş fiilinde hep ?kötü yola düşürülmüş kadınlar? hedef gösterilir. Düşürenler, zulmedenler suçsuz görülür. İşte bu toplumsal ikilik, ataerkil şuurun dayattığı sosyal ilişki biçimleri, bunlar da kavramın hedefindedir.
- Dindarlık kişinin kıldığı namazla değil; edindiği servetle malum olur. Parayı seven Allah?ı sevemez, Allah?ı seven, parayı, zorbalığı, emperyalizmi sevemez.
- Din kavramı en yoğun ifadeyle bir toplumun yaşam biçiminin tarifi anlamına gelmektedir. Ancak günümüzde geleneksel algı boyutuyla, dinler insanlığı bölen, ayrıştıran putlara dönüşmüştür denebilir. Çünkü "bir takım genel kabullere dayanmayan iddiaları savunmayı, bu temelsiz inanışları hayatın merkezi haline getirerek savunma gerekçesi oluşturan, siyasi tefrikalar sonucunda şeklenmiş ve halen de siyasi argümanların kaynağı biçimini almış", düşünmeyen, bir diğerini düşman sayan sanal bir silaha dönüşmüştür.
- İlk ?vahiy? ?ikra? olmuştur. Meallerde ?oku? diye çevrilen bu kelimenin, hayız kanının rahimde toplanması manasına gelen ?karae? kökünden türemiş olduğu belirtilir. Yani ?bilginin toplanması?na kinayedir. Bu kelimeyle Hz. Muhammed?e kendisinde toplanan bilginin açığa çıkacağı bildirilir. Ve esasen insanlığın tümüne bu kavram muhataptır.