- Ben Joe'nun Kırık Kalbiyim; çünkü Tyler beni terk etti. Çünkü babam beni terk etti. Bir başlasam, böyle hiç durmadan sayabilirim.
- "Anlaman gereken şu" diyor bana, "senin Tanrı modelin babandı." Arkamızda işim ve ofisim gitgide küçülüyor, küçülüyor, küçülüyor ve yok oluyor. Ellerimdeki benzini kokluyorum. Tamirci çocuk diyor ki: "Eğer erkeksen, Hıristiyan'san ve Amerika'da yaşıyorsan, Tanrı modeli olarak babanı görürsün. Eğer babanı hiç tanımamışsan, baban kaçıp gitmişse ya da eve hiç gelmiyorsa, Tanrı hakkında ne düşünürsün?"
- "Anlaman gereken şu" diyor bana, "senin Tanrı modelin babandı." Arkamızda işim ve ofisim gitgide küçülüyor, küçülüyor, küçülüyor ve yok oluyor. Ellerimdeki benzini kokluyorum. Tamirci çocuk diyor ki: "Eğer erkeksen, Hıristiyan'san ve Amerika'da yaşıyorsan, Tanrı modeli olarak babanı görürsün. Eğer babanı hiç tanımamışsan, baban kaçıp gitmişse ya da eve hiç gelmiyorsa, Tanrı hakkında ne düşünürsün?" (...) "Sonunda" diyor tamirci çocuk. "bütün hayatını bir baba ve bir tanrı aramakla geçirirsin." "Unutmaman gereken şu ki" diyor, "Tanrı seni sevmiyor olabilir. Bu da bir olasılıktır. Belki de Tanrı bizden nefret ediyordur. Hayatta olabilecek en kötü şey değil bu." Tyler'ın bakış açısına göre, kötü şeyler yaparak Tanrı'nın ilgisini çekmek, hiç ilgi görmemekten daha iyiydi. Belki de Tanrı'nın nefreti Tanrı'nın kayıtsızlığından daha iyidir.
- Çocuk camdan dışarıya doğru bağırıyor: "Dövüş kulübünde geçirdiğiniz zaman boyunca, banka hesabınız değilsiniz. İşiniz değilsiniz. Aileniz değilsiniz ve olduğunuzu düşündüğünüz kişi değilsiniz." Çocuk rüzgara karşı bağırıyor: "İsminiz değilsiniz." Arka koltuktaki uzay maymunlarından biri ona katılıyor: "Sorunlarınız değilsiniz." Tamirci bağırıyor: "Sorunlarınız değilsiniz." Bir uzay maymunu bağırıyor: "Yaşınız değilsiniz." Tamirci bağırıyor: "Yaşınız değilsiniz." Tam bu noktada tamirci çocuk direksiyonu karşı şeride kırıyor, ön camdan içeriye far ışıkları doluşuyor, aşağıdan gelen bir yumruk kadar güzel. Önce bir araba, sonra bir başkası acı acı korna çalarak üstümüze doğru geliyor ve tamirci çocuk iki seferinde de direksiyonu son anda kırıyor. Giderek büyüyen far ışıkları üstümüze üstümüze geliyor, kornalar acı acı bağırıyor ve tamirci çocuk boynunu o göz kamaştırıcı ışık kümesine ve gürültüye doğru uzatarak bağırıyor: "Umutlarınız değilsiniz." Bunu tekrarlayan olmuyor.
- Aptalım ve durmadan bir şeyler istiyor, bir şeylere ihtiyaç duyuyorum. Benim minik hayatım. Küçük boktan işim. İsveç malı mobilyalarım. Bunu hiç kimseye, evet hiç kimseye söylemedim; ama Tyler'la karşılaşmadan önce, bir köpek satın alıp adını ''Eş-dost" koymayı tasarlıyordum. İşte hayatınız bu kadar berbat olabilir. Öldürün beni.
- Ölümün akıl almaz mucizesi. Bir an yürür ve konuşurken, sonraki an bir nesnesin.
- "Güçlü kdın ve erkeklerin oluşturduğu bir sınıf var ve bunlar hayatlarını bir şeye feda etmek istiyorlar. Reklamlar insanları gerek duymadıkları arabaların ve kıyafetlerin peşinden koşturuyor. Kaç kuşaktır insanlar nefret ettikleri işlerde çalışıyorlar: neden? Gerçekte ihtiyaç duymadıkları şeyleri satın alabilmek için." "Bizim kuşağımız büyük bir savaş görmedi, büyük bir buhran yaşamadı; ama bizim de bir savaşımız var. Büyük bir ruhani savaş bu. Kültüre karşı büyük bir devrim hazırlıyoruz. Büyük buhran bizim hayatlarımız. Biz ruhani bir buhran geçiriyoruz. Onları köleleştirerek, bu insanlara özgürlüğün ne demek olduğunu göstermek zorundayız. Onları korkutarak, cesaretin ne olduğunu göstermek zorundayız. Napolyon, bir kurdele parçası uğruna hayatlarını feda edecek insanlar yaratabilmekle övünürdü. Düşün: Bir grev başlatıyoruz ve dünyadaki servet dağılımı yeniden düzenlenene dek hiç kimse çalışmıyor."
- "Biz tarihin ortanca çocuklarıyız. Bizi bir gün milyoner olacağımıza, film yıldızı, rock yıldızı olacağımıza inandıran televizyon programlarıyla büyüdük; ama bunların hiçbirini olamayacağız. Ve bu gerçek kafamıza ancak dank ediyor" diyor Tyler. "O yüzden bize karşı dikkatli ol."
- Sana öğrettikleri küçük görevi yerine getir. Bir kolu çek. Bir düğmeye bas. Neyi neden yaptığını hiç anlamadan.
- Bizler eşsiz değiliz. Süprüntü ya da pislik de değiliz. Biz sadece biziz. Biz sadece biziz ve hayatta başımıza gelenlerin bir nedeni yok.