- "o orospu çocuğuna yeni bir göbek deliği açmama ramak kaldı," dedi. "onun anası fahişe!" sonra, birden ortalık boşaldı, oturup içtim, sonra kalkıp kasayı açtım, para tamamdı. sabah beş sularında ihtiyar geldi. "Bukowski?" "efendim, Bay Sunderson." "sana yol vermek zorundayım." (aşina sözler) "neden?" "çocuklar burayı işletemediğinden şikayet ediyorlar, burada fahişeler fink atıyor, sen de onlarla oynaşıyormuşsun. göğüsleri meydanda, apışları açık dolaşıyorlarmış ve sen onları yalıyormuşsun. sabahın erken saatlerinde böyle şeyler mi oluyor burada?" "şey, pek de öyle değil." "neyse, güvenilir birini buluncaya kadar senin yerine ben bakacağım, burada neler döndüğünü bilmek istiyorum." "pekala, Sunderson. sirk senin. iki gece sonraydı sanırım, bardan çıkmıştım, benzinliğin önünden geçmeye karar verdim, iki-üç ekip otosu vardı ortalıkta.
- Yaşamımız boyunca beş kuruşsuz sürünüp, birgün yine beş kuruşsuz geberip gidiyorduk. Hayat, insanı yıpratan bir oyundu. Sabah uyanıp ayağa kalkabilmek bile bir tür başarı sayılmalıydı bu hayat koşullarında.
- Beklemek.
- Eğer yakınınızda bir ambulans varsa ve sirenini duyamıyorsanız, sizi almak için geldiğine emin olabilirsiniz.
- Durgun sular derin olur.
- Hiç ölmediği için öldürürlerdi onu.
- İnsanlıkla ilgilenip faal olmak gerektiğini söyleyerek kutsallaşmak istemiyorum Camus'nün yaptığı gibi (denemeleri okuyun) çünkü insanlığın büyük bir bölümü midemi bulandırır. Bir şeykeri kurtaracaksak bu ancak mutluluk, gerçek ve akış kavramlarına yepyeni bir yaklaşımla mümkün olabilir; titreşimsel algılama ile. Henüz katledilmemiş çocuklar için geçerli bu, ama onlar da katledilecek, bire yirmi beş bahse girerim, çünkü hiçbir yeni kavrama müsaade edilmeyecek -güç çetesi için fazlası ile yıkıcı olabilir. Hayır, Camus değilim ben, ama, canlarım, teneke kafalıların trajediyi bu kadar küçümsemeleri beni rahatsız ediyor.
- Herkesin ağzı var ve herkes ağzını açıp önyargılarından yola çıkarak bir şeyker söylüyor, trajediyi kendi çıkarı doğrultusunda kullanıyor. Gücü elinde bulunduranlar güçlerinş korumak istiyor, altın çekmecelerini kaybetmelerine neden olabilecek her şeyin ne kadar yanlış olduğunu haykırıyorlar.
- "Tanrım. Doğru adamlar mı hapiste, yoksa yanlış adamlar mı?" "Doğru adamlar da var, yanlış da." "Sen içeri girdin. Nasıl bir duygu içerde olmak?" "Aynı." "Nasıl yani?" "Başka düzlemde bir dünya toplumu. Birbirlerinş mesleklerine göre değerlendirirler, yankesiciler araba hırsızları ile samimiyet kurmaz. Araba hırsızları tecavüzcülerle, tecavüzcüler sübyancılarla. Her mahkum işlediği suça göre değerlendirilir, porno film yapımcısı itibar görürken bir çocuğa sarkıntılık etmiş birisi aşağılanır." "Sen onları nasıl değerlendirirsin?" "Aynı: Yakalanmış." "Pekala, kodese düşmüş biri ile sokakta yanından geçen sıradan bir adam arasındaki fark nedir?" "Kodesteki adam denemiş bir Kaybeden'dir."
- Yapmam gerekeni yapma cesaretinden yoksun olduğumu bilmek çok kötü bir duyguydu.