- Arlene pembe iskemleye oturmuş gazete okuyordu."Seninle yatmak isteyen beş bin kadın olduğunu söylüyorsun.Peki benim yerim ne?" "Beş bin bir" "Başka bir erkek bulamayacağımı mı sanıyorsun?" "Hayır, sorun değil senin için.Üç dakikada birini bulabilirsin." (5)
- Üst kattan aşağı iniyorlardı.Hamam böceklerinin istilasına uğramış ucuz odaların bulunduğu bir binaydı ama açlıktan ölen yoktu, büyük tencerelerde bir şeyler kaynatıp boş boş oturuyor, sigara içiyor, tırnak temizliyor, kutu bira ve ya uzun mavi şişelerde şarap içiyor, birbirlerine bağırıyor, gülüyor, osuruyor, geğiriyor, kaşınıyor, ya da televizyon karşısında uyukluyorlardı.Dünyada az sayıda insanın çok parası vardı, ama ne kadar az paraları varsa o kadar iyi yaşıyorlardı sanki.Uyku, temiz çarşaf, yiyecek, içecek ve basur ilacı, tüm gereksinimleri bunlardı.Ve kapılarını aralık bırakırlardı hep. (6)
- Jorg bir kaşını kaldırıp kadına baktı, cevap vermedi.Kitlelere beslediği duygulara tepkisi hep aynıydı Arlene'in. -insanları sevmemek bağışlanamaz ruhsal bir eksiklikmiş gibi. (6)
- "İnsanlar buna katlanmak zorunda değiller," dedi Lila. "İnsanlar katlandıkları şeylere katlanırlar," dedi Jorge. "Çok daha kötüsüne bile." (9)
- "İnsan evrenin kanalizasyonudur." (9)
- Neyse, ölüm hepimiz içindi, basit aritmetik.Herkes bilir bunu.Sorun oturup ölümün gelmesini beklemekten kaynaklanıyordu. (11)
- Neyse ki duvarlar burada hala, diye düşündü, dört duvarın varsa umut da vardır.Sokaklardaysan umudunu bile yitirirsin. (12)
- Uyuyabilirdi belki.Ölüm gibi bir şeydi uyku.Uyudu. (14)
- "Yaşlanıyorum herhalde," dedi kadın."Önyargılardan söz edip dururuz ama insanların yaşlılara olan önyargılarından hiç söz etmeyiz." (39)
- Yazar olmanın güçlüğü burdaydı, asıl güçlüğü -boş zaman, fazlasıyla boş zaman.Yazabilmek için içinde bir şeylerin birikmesini beklemek zorundaydın ve beklerken deliriyordun ve delirirken içiyordun ve içtikçe deliriyordun.Yazar ve ya ayyaş olmanın gıpta edilecek hiç bir yanı yoktu. (47)