- Umutsuzluk her yanı kuşattığında, umudun vakti gelmiş demektir.
- Hatırlamak ders almaktır; ders almak, bir daha aynı tuzaklara düşmemeyi sağlar. Türkiye 1945 Tan Matbaası baskınını unutmasa, 2015 Hürriyet baskınını yaşar mıydı? 70 yıl önce saldırganlar ödüllendirilmeyip cezalandırılsa, 70 yıl sonra baskıncılara vekillik verilir miydi? 6-7 Eylül'ün hesabı sorulsa, 65 yıl sonra HDP binaları yakılıp talan edilir miydi? 16 Mart'ın faili yakalansa, Suruç'un ki cesaret edebilir miydi? Sivas'taki katliyamdan ders alınsa, 22 yıl sonra Kırşehir'de bir kitapevi, içinde çalışanlar olduğu halde ateşe verilir miydi? Uçak kazasından kurtulan Menderes, evliya havasına girerek güç zehirlenmesi yaşamasa yarım asır sonra ....... ona özenir miydi? Sayfa:13
- Hani o, ziyaretine gelenleri selamlamak için başını, boynunu sarıp cama çıktığında "Hayatını örtü düşmanlığına adadı. Ömrünün sonunda başörtü takmaya mecbur kaldı" diye yazanlar... .... Evini basıp yirmi yıllık ajandalarını götürenler... Din, her şeyden önce vicdansa. .. .... Vicdan azabı çekerler mi? Bir özür dilerler mi? .... "Annesi Hristiyan, kendisi misyonerdir." diyenler, annesinin Müslümanlığa geçiş belgesi karşısında başlarını öne eğmiş midir acaba? Sayfa: 229 - Türkan Saylan
- Şövalyem! Sadece hayatımın ilk plağı ve sonrasında hafızamıza kazıdığın onca güzel şarkı, izlettiğin bunca eşsiz program için değil, sayende çocuklarımıza gösterebildiğimiz ülkeler, söyletebildiğimiz sözler, yedirebildiğimiz ıspanaklar, içirebildiğimiz sütler, bağlayabildiğimiz kemerler, fırçalatabildiğimiz dişler içinde minnettarız sana... Dağlar Dağlar'ı yolluyorum bugün kreşe, yetiştiremediklerin, tanımadan büyümesinler diye... Sayfa:55 - Barış Manço
- Cenazesi taşınırken sarayın önündeki çiçek dağına iliştirilmiş iskambil kartında bir kupa kızı gülümsüyor ve altında şu cümle okunuyordu: "Sen destenin en iyisiydin." ... Daily Mail, "Şu Bayarağı Yarıya İndirin" başlığıyla çıktı; bayrak yarıya indi. Sun, kazadan sonra hiç ortalıkta görünmeyen Elizabeth'e çıkışarak " Nerede Kraliçemiz" başlığını attı ve Kraliçe, sarayın ağır demir kapılarını aralayıp halkının elinden tuttu. Mirror daha ileri gitti. "Halkın acı çekiyor, Konuş Bizimle" manşetiyle Kraliçe'yi açıklamaya zorladı. Kupa kızı saraydaki desteyi bozmuştu... Sayfa: 35 - Lady Diana
- Benim çocukluğum... Babamın gençliği... Dedemin olgunluğu... Üç kuşakta da buruk bir lezzet bırakıp çekiliverdi aramızdan.. Uzun metraj bir filmdi yaşadığımız... Dedemin olgunluğunun ince bıyıklı "janti" delikanlısıydı o... Babamın gençliğinin Turist Ömer'iydi. Sayfa: 15 - Sadri Alışık
- Ardından "seslendirme sanatçısı" diye yazmıştı bazı gazeteler...Oysa o, en sıkıntıda olduğu günlerde dahi seslendirme yapmaya, reklama çıkmaya yanaşmamış, "Ben Mustafa Kemal'i seslendirmiş adamım, bana yakışmaz" demişti. "İki şeyi tartışmaz ve tartıştırmazdı" dedi Rutkay Aziz:"Biri Muhsin Ertuğrul, diğeri Mustafa Kemal..." Sayfa: 115 - Kerim Afşar
- 'Bu yatı (savanora), bir çocuğun oyuncağını beklemesi gibi beklemiştim. Meğer bana bir hastane olacakmış..' Sayfa: 131
- Annemin bize anlattığı bir başka dalgınlık hikayesi de şu: Bir gün ikisi beraber bir alışveriş için Üsküdar Meydanı'na inmişler. O sıra, taşıma işinde kullanılan at arabaları vardı. Deniz Abim yine yolda yürürken dalmış ve arabayı çeken atla çarpışmış. Tabii boyu uzun olduğu için atla suratları birbirine tokuşmuş ve at kısa süren bir sersemlik geçirmiş. Bunun üzerine arabacı, "Hoop delikanlı, önüne dikkat etsene, atı perişan ettin!" diye bağırmış. Annem zaman zaman bu olayı da gülerek anlatırdı. Sayfa:108
- 15 Mart sabahı, iki motosikletle, cam gibi buzlu yola çıktılar. Birinde Deniz ve Yusuf vardı: diğerinde Sinan'la Tayfun. Yol ayrımında durup vedalaştılar. Sinan, Deniz'le Yusuf'a bir daha görüşmeyeceklerini bilir gibi sımsıkı sarıldı. Ve ayrıldılar. Sonsuza dek... Sayfa:256