- Muhammed Abduh şöyle diyor; ?Onlar dini terkettiler, hürriyete, efendiliğe ve bütün dünyaya hükmetme noktasına ulaştılar. Biz dini terkettik, zillet, ayrılık, bölünme, tefrika, yıkılmanın içine düştük, bize dikte edilen her şeyi almaya hazır olduk ve bize zorla verilmek istenen, önümüze atılanları almak durumunda kalmak noktasına ulaştık? ?
- Eğer zihinleri başka bir meseleyle meşgul eder ve oyalarsak, bu hakikat ilmi bile olsa (veya daha da ileri giderek meseleyi daha geniş olarak söylersek) hakikat felsefesi, dini de olsa ve yüz binlerce delille onu ispatlasak bile, açıkça ihanet etmişizdir.
- ?Cune Dayo? şöyle diyor: ?Kuzey Afrika?yı bölmek lazım. Ama nasıl bölmek lazım? ?Daha sonra sözlerini şöyle sürdürüyor:? Ben tarihi yönden yaptığım araştırmayla, Kuzey Afrika halkının yarısının barbar olduğunu gördüm. Diğer yarısı ise Arap kavmindendir. Bunların hiçbir kesimi Arap veya barbar olduklarının farkında bile değillerdi. Yaptığım incelemede barbar olan grupta kavmiyetçilik duygularının daha fazla olduğu kanaatına vardım. Buna mukabil olarak Arap olanlarda ise, dini ve mezhebi duygular ağır basmaktaydı. Bununla birlikte, dini duyguları olan kesimde bugünün aydın meselesini söz konusu etmek ve bunların dini karargahlarından çıkmalarını sağlamak ve birinci grupta ise dini tebliği etmek yoluyla, islamın vahdet anlayışıyla birlikte bir potada erimiş olduktan sonra diğer gruptan ayırmak mümkün mü? Hangi vasıtayla? Ancak kavmiyet meselesini programlama yoluyla olabilir.?
- Nitekim S. Radhakrishnan şöyle demiştir: ?Kaba kuvvet ve hile, takva elbisesi giydiğinde, dünyanın en büyük gücü ve faciası meydana gelmiş demektir.
- - İnsan, evren içinde öz benliğinin bilincine erebilen, seçebilen, yaratıcılık yeteneğini kullanabilen bir varlık olmaya çağrılmaktadır.