- Bırakın da zamanın kumaşından keseyim şu dakikayı. Başkaları sayfalar arasında bir çiçek bırakırlar, aşkın kendilerine dokunup geçtiği bir gezintiyi kapatırlar oraya. Ben de geziyorum, ama bir Tanrı okşuyor beni. Yaşam kısadır ve insanın zamanını yitirmesi günahtır. Canlı bir insanım, öyle derler. Ama canlı olmak da insanın canlılıkta kendini yitirdiği ölçüde gene zamanını yitirmesidir. Bugün bir duruştur ve yüreğim kendi kendini karşılamaya gidiyor. Gırtlağıma gene bir iç sıkıntısı sarılıyorsa, bu ele gelmez anın parmaklarım arasında cıva incileri gibi kayıp gittiğini duyduğum içindir.
- Dünyaya sırt çevirmek isteyenleri bırakın. Benim yakındığım yok, öyle ya, kendi doğuşumu görmekteyim. Şu saatte, tüm ülkem bu dünya. Bu güneş ve bu gölgeler, bu sıcak ve havanın derinliklerinden gelen bu soğuk: her şey gökyüzünün tüm doluluğunu, acıma duyguma doğru boşalttığı bu pencerede yazılı olduğuna göre, ölen bir şey var mı, yok mu, insanlar acı çekiyorlar mı, çekmiyorlar mı diye düşünmem gerekir mi? Şunu söyleyebilirim, az sonra da söyleyeceğim: önemli olan insanca ve basit olmak. Hayır, gerçek olmaktır önemli olan, hepsi girer bunun içine, insanlık da, basitlik de. Ve ben dünya olduğum zaman değil de ne zaman daha gerçek olurum? Daha ben istemeden yerine getirilmiş her şeyim. Ölümsüzlük şuracıkta, bense onu umut ediyordum. Mutlu olmak değil artık dileğim, yalnızca bilinçli olmak.
- Bir adam çevresine dalmış, bir başkası mezarını kazıyor: nasıl ayırmalı onları? İnsanları ve saçmalıklarını? Ama işte gökyüzünün gülümsemesi. Işık kabarıyor, yaz pek mi yakın? Ama işte sevilmesi gerekenlerin gözleri ve sesi. Tüm devinimlerimle dünyaya, tüm acımam ve tüm minnetimle insanlara bağlıyım. Dünyanın bu tersiyle yüzü arasında bir seçim yapmak istemiyorum, seçmesini sevmem. İnsanlar açık görüşlü ve alaycı olmamızı istemiyorlar. ?Bu sizin iyi olmadığınızı gösterir,? diyorlar. Ben arada bir ilişki göremiyorum. Birine aktöreye ters düştüğünü söylediklerini duyarsam, kendine bir aktöre bulma gereksiniminde olduğunu anlarım bundan; birine küçümsendiğini söylediklerini duyarsam, kuşkularına katlanamadığını anlarım. Hile yapılmasını sevmem de ondan.
- "Kazanmak zorunda olduğum yaşamım var."
- Güçlü, zayıf ya da istekli doğulmaz.
- Gözyaşları patladı. Kurtuluşun hüzünlü ezgilerinin yüzdüğü büyük bir yalnızlık ve sessizlik gölü genişliyordu içinde.
- Sen yaşamını bizzat kendinde ara.
- İçimde acı ve sevincin yol alışını düşündüğüm her seferinde, çaldığım bölümün hepsinin en ciddisi, en yücesi, en coşturucusu olduğunu bilirim.
- ...ve çoğu kez para aracılığı ile zaman kazanmak gerekirken, yaşamımızı para kazanmak için tüketiyoruz.
- "Öyle bir gün geliyor ki, insan olması gerektiği yerde olmak istiyor. Ama kimi kez yaşamak için, intihar etmekten daha çok cesaret gerekiyor."