Kalbimi dinliyordum. Bu kadar uzun zamandan beri bana yoldaşlık eden bu gürültünün kesilebileceğini aklım almıyordu.
"Fakat herkes bilir ki hayat, yasamak zahmetine değmeyen bir şeydir. Aslında otuz ya da yetmiş yaşında ölmenin önemli olmadığını bilmez değilim; çünkü her iki durumda da gayet doğal olarak başka erkeklerle başka kadınlar yine yaşayacaklar ve bu, binlerce yıldır devam edecektir."
İki saattir gün artık ilerlemiyor gibiydi; iki saattir gün, erimiş ve kaynayan bir maden denizine demir atmıştı sanki.
İnsan bilmediği şeyler hakkında daima abartılı düşüncelere kapılır.
Ben yarım yamalak dinlediğim bir adamı başımdan savmak istedim mi, ona hak veriyormuş gibi yaparım, bu sefer de öyle yaptım.
...tek söz etmeden geçirdiğimiz bu gece, aramızdaki samimiyeti arttırmıştı sanki.
Benim de herkes gibi, tamamen herkes gibi olduğumu söylemek istiyordum ona. Ama aslında bütün bu sözlerin pek de fazla bir önemi yoktu, ben de üşenerek bunları söylemekten vazgeçtim.
Benim de herkes gibi, tamamen herkes gibi olduğumu söylemek istiyordum ona. Ama aslında bütün bu sözlerin pek de fazla bir önemi yoktu, ben de üşenerek bunları söylemekten vazgeçtim.
Önceden de haklıydım, şimdi de haklıydım, hep haklı olacaktım. Şimdiye kadar bu şekilde yaşamıştım. Şimdiden sonrada bu şekilde yaşayabilirdim.
Mavili beyazlı gökle bu renklerin biteviyeliği -yarık asfaltın yapışkan karanlığı, elbiselerin donuk karanlığı, arabanın cilalı karanlığı- arasında biraz sersemlemiş gibiydim.
Celal Şengör
Dante Alighieri
Osman Nuri Topbaş
Anthony Burgess
Thomas More
William Shakespeare
Rick Riordan
Noam Chomsky
Aziz Nesin
Afşar Timuçin