- Ama sorun mantıklı kalmak değil. Sorun aradan sıyrılmak, özellikle de, evet özellikle de yargıdan kurtulmaktır. Cezadan kurtulmak demiyorum. Çünkü yargısız cezaya dayanılabilir. Zaten onun masumluğumuzu garantileyen bir adı vardır: mutsuzluk. Hayır, tersine, yargıdan kurtulmak, mahkemece hiç karar verilmeksizin hep yargılanmaktan kaçınmak söz konusudur. (56)
- Aziz dostum, ne kadar küçük olursa olsun, onlara bizi yargılamaları için fırsat vermeyelim! Yoksa paramparça oluruz. Biz vahşi hayvan terbiyecisinin aldığı önlemleri almak zorundayız. Kafese girmeden önce bu adam usturayla yüzünü kesme felaketine uğramışsa, o vahşi hayvanlar için ne ziyafettir bu! Ben bunu, belki o kadar mükemmel olmadığım yolunda içime bir kuşku girdiği gün birden anlamışımdır. O zamandan beri kuşkulu olmuşumdur. Biraz kanım aktığına göre, bütünüyle kurban olacaktım: Hayvanlar beni parçalayacaktı. (57)
- Çağdaşlarımla ilişkilerim görünüşte aynıydı, ama yine de inceden inceye uyumsuz hale geliyordu. Dostlarım değişmemişti. Fırsat düştükçe, benim yanımda buldukları uyum ve güvenliği övüyorlardı hep. Ama ben ancak uyumsuzluklara, içimi dolduran kargaşaya karşı duyarlıydım, kendimi kolayca yaralanır ve herkesçe suçlanır durumda hissediyordum. Türdeşlerim gözümde, alışık olduğum saygılı dinleyiciler olmaktan çıkıyordu. Merkezi olduğum çember kırılıyor ve insanlar mahkemedeki gibi tek bir sıraya diziliyorlardı. Kendimde yargılanacak bir yan olduğunu kavradığım andan başlayarak, onlarda da dayanılmaz bir yargılama eğilimi bulunduğunu anladım. (57)
- Mutluluğunuz ve başarılarınız, ancak bunları cömertçe paylaşmaya razı olduğunuz takdirde affedilir. Ama mutlu olmak için başkalarıyla fazla ilgilenmemek gerekir. Bunun üzerine, çıkış yolları kapanır. Ya mutlu ve yargılanır ya da bağışlanır ve sefil olacaksınız. (58)
- Her türlü yarayı aynı anda aldım ve bir hamlede tüm gücümü yitirdim. O zaman bütün evren gülmeye başladı çevremde. İşte buna hiçbir insan (yaşamayanlar, yani bilgeler dışında) dayanamaz. Tek savunma gösterisi kötülüktedir. O zaman insanlar yargılanmamak için yargılamaya koşarlar. Ne olsun istersiniz? İnsanda en doğal olarak bulunan fikir, ona doğasının derininden kaynar gibi safça gelen fikir, masumluğun fikridir. (58)
- Zenginlik, aziz dostum, henüz aklanma değildir, ama her zaman hoş karşılanması gereken ertelemedir. (60)
- Öylesine doğru ki bu, biz kendimizden iyi olanlara nadir olarak bel bağlarız. Daha çok onların toplumundan kaçarız. Tersine, çoğu zaman kendimize benzeyen ve zayıf yanımızı paylaşan kimselere açarız içimizi. Demek ki kendimizi düzeltmeyi ya da iyileştirmeyi istemeyiz: Önce kusurlu diye hüküm giymemiz gerekir. Yalnızca acınmayı ve yolumuzda cesaretlendirilmeyi dileriz. Kısacası, biz hem suçlu olmaktan çıkmayı, hem de kendimizi arıtmak için çaba göstermemeyi isteriz. Yeterli hayâsızlık da yoktur, yeterli erdem de yoktur. Ne kötülük, ne de iyilik enerjisine sahibizdir. (60)
- Şurası muhakkak ki, kendi üzerimdeki uzun araştırmalardan sonra insanın yaratılışındaki o derin çift yönlülüğü gün ışığına çıkardım. O zaman, belleğimi kaza kaza, alçakgönüllülüğün parlamama, küçülmenin yenmeme ve erdemin ezmeme yardım ettiğini anladım. Barışçı yollarla savaş açıyordum ve en sonunda, çıkar gütmezlik yoluyla, göz diktiğim her şeyi elde ediyordum. (61)
- Bana öyle geliyor ki, o dönemde bir aşk ihtiyacı duydum. Edepsizce, değil mi? Her ne olursa olsun, kör bir acı, bir tür yoksunluk duyuyordum, bu yoksunluk beni daha sahipsiz kıldı ve yarı zorla, yarı merakla birtakım bağlantılara girmemi sağladı. Sevmek ve sevilmek ihtiyacında olduğumdan, aşık olduğumu sandım. Başka deyimle, aptallık ettim. (71)
- 21.NOTUM Çok uzun zamandan beri ilk kez annemi düşündüm.Bir ömrün sonunda niçin yeni baştan ''nişanlandığını '', niçin yeniden başlama oyununu oynadığını anlar gibi oldum.Orada,hayatların sönmekte olduğu o bakımevinin etrafında akşam,hüzünlü bir huzur anı gibiydi. 110.syf