ırmağa doğru koşuyorduk. hiçbirimizin yüz - AlıntıSöz

ırmağa doğru koşuyorduk. hiçbirimizin yüz metreyi dokuz saniyenin,sekiz saniyenin,yedi saniyenin altında geçmek gibi bir niyeti yoktu.üstümüzde mavi gök delinmemiş,altımızda yağız yer yarılmamıştı. Etrafta ne motor sesi,ne parfüm kokusu duyuluyordu.gökdelenlerin gölgesi gönlümüzü karartmamıştı.çevremizde ne çit,ne duvar,ne de ekonomik ambargolar vardı. kimse yalan söylemeyi bilmediği için hava kirliliğinden habersizdik.günler,geceler,mevsimler,yıllar bölünmemişti.tayin edilen zamanın sapkın kelepçesi bileklerimize geçmemişti. ırmağa doğru koşuyorduk.buna mukabil gerçekten gülebiliyor,hakikaten ağlıyabiliyorduk.zenginlik ve fakirlik,güzellik ve çirkinlik,bayağılık ve saygınlık bize göre değildi. ne gün korkusu,ne istikbal endişesi.kanser,İMF,bilgisayar ve kredibilite icat edilmemişti.kirayı ödemiyorduk.dişçilerden nefret ediyorduk ve fotğraf çektirmiyorduk.hastanede,hapisanede,maliyede,poliste ve genelevde kaydımız yoktu. omuzlarımızın üzerinde ne ideolojiler,ne kalkınma reçeteleri,ne turistik tarifeler,ne istihbarat raporları,ne de oy kaygısı vardı.görgüsüzdük.çalı-çırpının,börtü-böceğin,yağmurun ve kaplumbağanın dilinden anlıyorduk.bir de ırmağın bizi çağıran sesi.çıplak ayaklarımızı reklamların burnuna doğru uzatabilirdik.bir bakışımızla mermileri geri çevirir,top namlularını eritebilir,barajları yıkabilirdik.hele bir el-ele tutuşmaya görelim,hele bir ağızdan şarkımıza başlamayıverelim,Çin ü Maçin'den duyulurdu sesimiz. ırmak bizi çağırıyordu.o tozlu yolda bu çağrıya doğru koşuyor,koşuyorduk.terlemiş perçemlerimizden,çelimsiz bacaklarımızdan,inip-kalkan göğsümüzden yükselen buğu.evet işte o... beşimiz biraradayız. toprak,su,hava,ateş ve biz...