Çoğunluk, sebep olmadan gelir, herkes geldiği için yahut başka gidecek bir yer olmadığı için, daha doğrusu bir alışkanlık eseri olarak... Ne derseniz deyiniz, her gece şu demin saydığım kahvelere bir bakınız, buralarda sadece iki kadeh bira içmek bahanesiyle ta Aksaray'dan, Şehzadebaşı'ndan, öteden beriden gelmiş yüzlerce adam görürsünüz. Ta gecenin yedisinde sekizinde dönmek zahmetine katlanacaklardır... Sebep? 'Ben bu akşam Beyoğlu'ndaydım!' diyebilmekten ibaret bir kendini tatmin ediş yahut ertesi gün kalemde 'Aman dün akşam ne kadar eğlendik!' tarzında bir yalan...
Diğer Halid Ziya Uşaklıgil Sözleri ve Alıntıları
- Bana öyle geliyor ki seni bu kadar perişan eden şey çalışmaktan korku değildir, hayatın henüz bilmediğin bir şeyine biraz vaktinden önce rastlamandır. Yalnız bundan ibaret...
- Bir matemin acısı altında ezilip kalan kalplere kuvvet vermek için hayat vazifelerinin hakim sedası kadar etkili şey olamaz.
- Çocuklukta hep böyle değil midir? Hatıralar hava ve zaman tesiriyle yıpranmış, delik deşik olmuş bir sahife şeklinde kalır.
- İnsan keder ve sevinç zamanlarında yüreğinin katlanabileceğinden fazlasını, başka bir yürekle paylaşmak ister.
- İnsanlar tuhaftır. Kötü bir şey yapmakta olduklarını sezinleyecek olurlarsa kesinlikle ilk önce vicdanlarını susturacak bir sebep bulurlar. Kötü işler sahibi olanlara sorunuz; hepsinde kendi kendilerine bulunup uydurulmuş ve özenle pekiştirilmiş sebeplere rastlarsınız.
- insan, üzüntülü ve sevinçli zamanlarında kalbinin dayanamayacağından fazlasını duyarlı bir kalple bölüşmek ister. s.51
- İnsan keder ve sevinç zamanlarında yüreğinin katlanabileceğinden fazlasını, başka bir yürekle paylaşmak ister.
- İnsanlar tuhaftır. Kötü bir şey yapmakta olduklarını sezinleyecek olurlarsa kesinlikle ilk önce vicdanlarını susturacak bir sebep bulurlar. Kötü işler sahibi olanlara sorunuz; hepsinde kendi kendilerine bulunup uydurulmuş ve özenle pekiştirilmiş sebeplere rastlarsınız.
- insan, üzüntülü ve sevinçli zamanlarında kalbinin dayanamayacağından fazlasını duyarlı bir kalple bölüşmek ister. s.51
- "Şimdi ben burada yeisimle zehirlenirken o yukarıda yine bahtiyarlığından gülüyor."