Yokluğun, yüreğimdeki bu yıldızsız, bu dipsiz, karanlık gece... Yokluğun, odamın duvarlarına astığım suretlerine bakarken, gözlerinde unuttuğum dalgın gözlerim... Yokluğun, yastığımda bıraktığın bu kimsesiz saç tellerin... Yokluğun, gönül bahçenden kopartıp verdiğin için soldurmayıp kuruttuğum ve tıpkı sevdam gibi sonsuzluğa mahkûm ettiğim bu kırmızı güllerin... Sırf kalemini değdirdiğin için atmaya kıyamadığım bu kâğıtlar... Her an gözümün önünde sakladığım mektupların, peçetelere yazdığın şiirlerin, hediyelerini sardığın paket kâğıtların... Sen gidince, hala sen kokuyordur diye üzerime giydiğim ve derin derin soluduğum giysilerin...
Yokluğun elinin, kokunun, soluğunun değdiği her şeyi dünyanın en değerli hazinesi gibi saklayan bu yarı deli, bu hayattan kopuk ruhum... Kapat gözlerini ve bana bak: Ben diye ne varsa gördüğün, işte o senin yokluğun.
Diğer Cezmi Ersöz Sözleri ve Alıntıları
- Doktor, neden beni önünüzdeki kitapta arıyorsunuz? Ben düşündüğünüz gibi olmak zorunda mıyım? Neden bana bir sıfat yakıştırmak istiyorsunuz? Ben bana yakıştırılan sıfatlardan kurtulabilir miyim diye siz gelmiştim, beni yanıltmayın.
- Kaybedecek hiçbir şeyim yokken nasıl biri olacağımı merak ediyordum.
- Beni koparmışlar kendimden bir kere. Beni kendime düşman etmişler. Bu yüzden artık kendim için değil, beni sevmeyenler, yok olup gitmemi isteyenler için kazanmak istiyorum onca başarıyı. Benden nefret edenler için yazılsın istiyorum adım her yere. Beni sevenler için değil, sevmeyenler için hayatımdan çalıyorum. Sevgimden, ömrümden çalıyorum.
- Yüreğimdeki kum saatini, o göz açıp kapanyıncaya kadar geçen "sen"den, sanki asırlarca tükenmek bilmeyen "sensizliğe" tersyüz ederek gittin.
- Yalnızım...Bunca acı,tek bir söze nasıl sığabiliyordu...
Aldım bu sözü dudaklarınızdan,saplayıp kalbimi onunla parçaladım... - Kapat gözlerini ve bana bak: Ben diye, ne varsa gördüğün; işte o senin yokluğun!..
- - Yüzünü taşıyorum içimde günlerdir; herkesin ilk aşkına benzeyen yüzünü...
- Anlıyorum ki meğer aşklar bile, yaşanan hayatlara kurguluymuş, en dayanıklı sanılan aşk yüzleri bile, yoksul bir ilkokul arkadaşının evini savunurken alıp başını gidiyormuş. Meğer; her zaman, her yerde, her durumda yokmuş yüzünün karşılığı... - Önce kolunu çekerdin başımın altından, sonra sırtını dönerdin. Usulca sarılırdım sana arkandan, seninle ya da sensiz geçen yılların hasretiyle... Ardından yavaş yavaş kollarımın arasından sıyrılırdın... Yıllardır taşımaktan yorulmadığım hasretin, tenimden tenime akan o ateş, ağır gelirdi bedenine... Uyuyamıyorum, nefes alamıyorum, lütfen sarılma, derdin... Yatağın bir ucuna sığınmış bedeninden kovulmak, hayatından kovulmak gibiydi benim için. Sığındığım, soluk aldığım tek cennetten kovulmak gibiydi. Beni uykunda terk etmen, gerçek hayatta terk edişinden bile ağır gelirdi. Yanıbaşındaki sensizlik, o rutubetli evimdeki, o baştan ayağa sen olan evimdeki unutulmuşluğumdan çok daha ağır gelirdi.
- Aslında kendine güvenli bir kıyı arayan odur. Ama siz onu böyle görmek istemediğiniz için, onun için okyanuslara hep geç kaldığınızı hissedersiniz.
- Aslında kendine güvenli bir kıyı arayan odur. Ama siz onu böyle görmek istemediğiniz için, onun için okyanuslara hep geç kaldığınızı hissedersiniz.