Mesele sadece eski arabamı özlemem degildi. Artık erkek kardeşlerimle dışarı çıkmayacağımi düşündükçe üzülüyordum. Her şey değişmişti. Sonunda kendi başıma kalmistim... Birkaç gün sonra, bahçede erkek kardeşlerimle oyuncak askerlerle oynarken, arkadaşlarımız ellerinde balık ağları ve kavanozlarla geldiler. Hep birlikte balığa gitmeyi önerdiler. Çok güzel bir gündü ve kimse evde kalmak istemiyordu. Herkes birer olta ve takım kapti; çok heyecanliydilar. Peter, gün sonuna kadar yirmi tane balık tutacağına dair iddiaya girdi. Bahçe kapısında toplanıp gitmeye hazirlandilar. Biraz sonra Tony, bir arkadaşıyla unuttuğu bir şeyi almaya geldi. O yeniden yoldan aşağı inerken , boş boş ve sessizce baktım. Durdu. İlk kez yanına beni almadan bir yere gidiyordu. Özür dilerim Chris, dedi bana bakmadan. Sana bir sürü balık getireceğiz. Hızla uzaklaştı. Arkadaşı, Ona aciyorum, diye söze başladı. Tony, onu yola doğru sertçe itti. Diğerlerine yetişmek için hızla koştular. Bahçede tek başıma kalmıştım. Bükülmüş halde duran ellerime bakakaldım.
Diğer Christy Brown Sözleri ve Alıntıları
- "yalnızdım,kendi dünyama hapsolmuştum,diğerleriyle iletişim kuramıyordum;varlığımı onların varlığından ayıran,beni onların hayatı ve faaliyetleri dışında tutan camdan bir duvar vardı sanki."
- "yalnızdım,kendi dünyama hapsolmuştum,diğerleriyle iletişim kuramıyordum;varlığımı onların varlığından ayıran,beni onların hayatı ve faaliyetleri dışında tutan camdan bir duvar vardı sanki."
- Tüm bu gürültü patırtının ne olduğunu merak eden bir grup heyecanlı çocuğun yanında,tekerlekli sandalyesininin kenarında oturuyordu.
- "Her ne kadar aptal ve aciz olarak büyüsem de, bana diğerlerine davrandığı gibi davranmaya, misafir geldiğinde arka odada kalan ve adı geçmeyen "acayip şey" olarak değerlendirmemeye karar vermiş." sf.9
- Ancak annem sadece benim geri zekalı olmadığımı söylemekle yetinmiyordu, bunu kanıtlamak için elinden geleni de yapıyordu. Görev bilinciyle değil, sevgiyle yapıyordu bunu. Bu yüzden bu kadar başarılıydı.
- O benim için bir anneden daha fazlasıydı; savaştaki silah arkadaşımdı.
- "Bütün mücadelem boyunca, diğer insanlarla iletişim kurma olayında konuşmak her zaman en büyük engelim olmuştur. Sakatlığımın bana en fazla acı veren yanını oluşturmuştur."
- -Orada otururken ben neyim diye sordum kendime. Tanrı'nın yaptığı şakalardan biri sadece.-
- Yalnızdım, kendi dünyama hapsolmuştum, diğerleriyle iletişim kuramıyordum; varlığımı onların varlığından ayıran, beni onların hayatı ve faaliyetleri dışında tutan camdan bir duvar vardı sanki.
- Filme gitmeyi seviyordum. Işıkların sönmesi ve bütün sinemanın karanlığa gömülmesi, arkamızdan gelen ince, uzun bir ışık huzmesinin karanlıktan geçip başımızın üzerinden aşarak büyük ekrana düşmesi, onu parlaklaştırıp canlandırması, gözlerimizi kamaştırması, sonra ani bir sessizliğin ardından filmin başlaması çok hoşuma gidiyordu.