Kış, o zorlu dost evime geldi. Onun dostça el sıkışından ellerim mosmor.
Bu zorlu dosta saygı duyarım. Fakat onu yalnız bırakmayı severim. Ondan kaçarım. İyi koşulursa ondan uzaklaşılabilir!
Sıcak ayak ve sıcak fikirlerle rüzgârın sakin olduğu yere, zeytin dağımın güneş köşesine koşuyorum.
Buradan zorlu dostuma gülümsüyorum. Evimdeki sinekleri temizlediği ve bir sürü küçük gürültüleri susturduğu için onunla aram iyi.
O, bir sivrisineğin şarkı söylemesinden hiç hoşlanmaz. Sokakları öyle tenhalaştırır ki gece ay ışığını korku alır.
Kış, sert bir konuktur. Ona saygı duyarım. Cilveli kızlar gibi şişkin göbekli ateş putuna tapmam.
Bir parça diş takırdatmak putlara tapmaktan iyidir! Benim tarzım bu. Dumanı üstünde karanlık ateş putlarına pek kızarım.
Her günüme bir şakayla başlarım. Bir soğuk duşla kışı alaya alırım. Benim azılı ev dostum buna pek homurdanır.
(...)
Derinliğim ve son irademi kimse görmesin diye, uzun ve aydınlık susmayı keşfettim.
Nice akıllar gördüm: İçleri kimse görmesin diye çehrelerini karartırlar!
Fakat asıl bunları daha kurnaz güvensizler ve çıkarcılar sarar ve en gizli sırlarını çalarlar!
Hele aydınlar, uyanıklar, şeffaflar, bence en usta susucu bunlardır: Dipleri o kadar derindir ki en berrak su bile onları meydana çıkaramaz.
Ey kar sakallı suskun kış göğü! Ey üstümdeki yuvarlak gözlü akbaş! Ey ruhum ve irademin göksel işareti!
Altın yutmuş birisi gibi ruhumu açmasınlar diye gizlenmeye mecbur değil miyim?
(...)
Ruhumun en uygun cesaret ve iyi niyeti odur ki kışını ve buz fırtınalarını gizlemez; o, soğuk kabarcıklarını da saklamaz.
Birisinin yalnızlığı hastanın kaçmasıdır. Ötekinin yalnızlığı hastadan kaçmadır.
Çevremdeki bütün bu şaşı afacanlar varsın kış soğuğundan dişlerimin takırdadığını ve içimi çektiğimi işitsinler. Bu iç çekmesi ve diş takırdatmasıyla onların ısıtılmış odalarından da kaçarım.
Ellerimdeki soğuk kabarcıklarımdan bana acısınlar ve benimle beraber iç çeksinler. Aklın ışığından dönüyoruz diye sızlansınlar.
Bu aralık çıplak ayakla zeytin dağının üstünde dolaşıp duruyorum. Zeytin dağının güneşli köşesinde şarkı söylüyor ve bütün acımalarla alay ediyorum.
Diğer Friedrich Wilhelm Nietzsche Sözleri ve Alıntıları
- "Gerçekten insan kirli bir nehirdir. Kirli bir nehri kirlenmeden içine alabilmek için insanın deniz olması gerekir."
- "Bir zamanlar Tanrı'ya isyan, en büyük günahtı. Fakat Tanrı öldü ve onunla birlikte bu günahlar da öldü. Şimdi en korkunç şey, yaşama karşı günah işlemek ve 'bilinmesi mümkün olmayanı' yaşama amacından üstün tutmaktır."
- "Benim acımam nedir ki? Acıma, insanları sevenin çakıldığı bir çarmıh değil midir? Oysaki benim acımam henüz bir çarmıha gerilmedi."
- "İnsanda büyük olan şey nedir? Bir amaç değil, bir köprü oluşudur."
- "Ben o adamı severim ki; ruhu ve kalbi özgürdür: Böyleece kafası yalnız kalbinin kabıdır, ama kalbi onu yok olmaya sürükler."
- "Orada duruyorlar ve gülüyorlar; beni anlamıyorlar, ben bu kulaklara uyan ağız değilim."
- "Yazık, artık insanın hiçbir yıldız doğuramayacağı zaman geliyor. Yazık, kendi kendini önemsiz, değersiz göremeyen en zavallı adamın zamanı geliyor."
- "Şimdi bana bakıyorlar ve gülüyorlar. Gülerken bana kin duyuyorlar. Gülüşleri buz gibi soğuk."
- " Zerdüşt; 'şerefimle söylerim ki dostum, söylediğin şeylerin hiçbiri yoktur. Şeytan yoktur ve cehennem yoktur. Ruhun bedeninden daha önce ölecektir. Artık hiçbir şeyden korkma."
- " Fakat ben henüz onlara uzağım. Benim düşüncelerim onlara hitap etmiyor. İnsanların gözünde ben, deli ile ölü arası bir şeyim."