Bir ara bakışlarımın, üzerinde kaçakça ve emermiş gibi durduğunu fark etti; sıkıntısını gizlemek istediği zamanki alaycı bakışıyla baktı. Beni süzdü, anladı. Ve ayrılığın acısını dağıtmak için alaycı bir gülümseyişle sordu:
Ne zamana kadar?
Ne, ne zamana kadar?
Ne zamana kadar kağıt yiyip mürekkep yalayacaksın? Benimle birlikte gel, orada, Kafkas'ta, ırkımızdan binlerce insan tehlikede; gel, onları kurtaralım.
Sonra, o soylu tasarısıyla alay edermiş gibi gülmeye koyuldu:
Onları belki kurtaramayız, diye ekledi ama kurtaralım derken, biz kurtuluruz. Öyle değil mi? Bunları söylemek istemiyor musun hocam? Kendini kurtarmanın tek yolu başkalarını kurtarmak için çabalamaktır. Haydi öyleyse, öğreten öğretmen... Gel!
Karşılık vermedim. İlâh doğuran kutsal doğu, yüksek dağlar, Promete'nin kayaya saplanmış çığlığı... O yıllarda aynı kayalara saplanmış ırkımız bağırıyordu. Tehlikedeydi; kendisini kurtarması için oğullarından birini çağırıyordu. Ve ben, hiç etliye sütlüye karışmadan, bu çekilen acılar bir düşmüş ve hayat da sürükleyici bir tragedyaymış da, insanın bir aşamaya varıp eyleme katılması sanki büyük bir kabalık ve bönlükmüş gibi, dinliyordum.
Diğer Nikos Kazancakis Sözleri ve Alıntıları
- Bugüne kadar senin hakkında ileri geri konuştuysam kusura bakma, insanız affet.
- "Ben bir şeye özlem duydum mu ne yaparım bilir misin? Bir daha bıkıp da hatırlamayacak kadar yerim yerim... Ya da tiksintiyle hatırlamak için. Bak bir zamanlar çocukken kirazlara karşı anlaşılmaz tutkum vardı. Param olmadığı için azar azar alıyor,yiyor yine istiyordum. Gece gündüz kiraz düşünürdüm, salyalarım akardı; işkenceydi bu! günün birinde kızdım mı, utandım mı, bilmiyorum; baktım ki kirazlar bana istediklerini yaptırıyorlar ve beni rezil ediyorlar, ne plan kurdum bilir misin? Geceleyin yavaşça kalktım, babamın ceplerini yokladım, gümüş bir mecidiye bulup çaldım. Sabah sabah da kalktım, bir bahçeye gidip bir sepet dolusu kiraz aldım, bir çukurun içinde oturup başladım yemeye. Yedim, yedim, şiştim, midem bulandı, kustum. Kustum patron! O zamandan beri de kirazlardan kurtuldum; bir daha gözüme görünmelerini dahi istemedim. Özgür oldum. Artık kirazlara bakıp şöyle diyordum. Size ihtiyacım yok! şarap için aynı şeyi yaptım, sigara için de. Hala içiyorum ama istediğim anda harp diye bıçakla keser gibi kesiyorum. tutku bana egemen olamamıştır. Yurdum içinde aynı şey, hasret çektim, bıktım,kustum kurtuldum!" sf194
- "Bir zamanlar diyordum ki:Bu Türktür, bu Bulgardır, bu Yunanlıdır. Ben vatan için öyle şeyler yaptım ki patron tüylerin ürperir; adam kestim, çaldım, köyler yaktım, kadınların ırzına geçtim, evler yağma ettim... Neden?Çünkü bunlar Bulgarmış, ya da bilmem neymiş... Şimdi kendi kendime sık sık şöyle diyorum, hay kahrolasıca herif, hay yok olası aptal! Yani akıllandım, artık insanlara bakıp şöyle demekteyim: Bu iyi adamdır bu kötü adamdır. İster Bulgar olsun, ister Rum, isterse Türk. Hepsi bir benim için. Şimdi iyi mi kötü mü yalnız ona bakıyorum. Ve ekmek çarpsın ki, ihtiyarladıkça buna da bakmamaya başladım. Ulan ister iyi ister kötü olsun be. Hepsine acıyorum işte... Boşversem bile bir insan gördüm mü içim cız ediyor. Nah diyorum bu fakir de yiyior, içiyor, seviyor, korkuyor,(...) o da kıkırdayacak ve dümdüz toprağa uzanacak,onu da kurtlar yiyecek... Hey zavallı hey! Hepimiz kardeşiz be... Hepimiz kurtların yiyeceği etiz....Nikos Kazancakis-Zorba
- "senin anlayacağın, karga eskiden namuslu,doğru ve bayağı karga gibi yürürmüş ama, günün birinde keklik gibi kırıtarak yürümek esmiş aklına ve zavallı, o zamandan beri kendi yürüyüşünü de unutup sapıtmış; şimdi de görmüyor musun, sıçraya sıçraya gidiyor..."
- ...
Ne makine şu insan be
İçine ekmek, şarap, balık, turp koyuyorsun
İç çekmeleri
Gülüşler
ve düşler çıkıyor - Her insanın kendi deliliği vardır; bana da öyle geliyor ki, en büyük delilik, bir deliliğe sahip olmamaktır.
Nikos KAZANCAKİS, Zorba - "Kendin yarı şeytan olmazsan, şeytandan nasıl kurtulursun be? "
- Dünyayı bugünkü durumuna getiren nedir, bilir misin? Yarım işler, yarım konuşmalar, yarım günahlar, yarım iyiliklerdir. Sonuna kadar git be insan, avare et ve korkma! Tanrı, baş şeytandan çok, yarım şeytandan iğrenir!
- Özgür değilsin, senin bağlı bulunduğun ip, öbür insanlarınkinden daha uzun, hepsi bu kadar.
- "Artık dünküleri hatırlamaktan, yarınkileri istemekten vazgeçtim; şimdi, şu anda ne oluyor, o ilgilendiriyor beni."