Anayasası küffarı aldatmak için ilan edilmiş. Çöküş devirlerinde Avrupa'yı kızdırmaktan korkmuşuz hep. Kapitalizm için sadece pazar olmuşuz. Üst-yapı, alt-yapı. Her ikisinde de insan faktörü ön planda. Alt yapıyı şekillendiren de insan zekası. İstihsal kuvvetleri, yani tabiatla güreşen insan. Dilsiz bir nesil, dâvâsız bir nesil. Mazisinden kopan, âtiye bağlanamayan bir nesil. Ve yarını bekleyen trajedilerden habersiz kalabalığı oyalamak için sahte meseleler ibda eden bir sözüm yabana entelijansi-ya. Ya Batılılaşacaktık, Hint gibi, Japonya gibi. Ya maziye dört elle sarılacaktık. Dilini ve dinini kaybeden millet. Avrupa, Pera Avrupa'sı. Yurtlarından kovulan mürebbiyelerin getirdiği Avrupa. Tarih inatçı bir katır, kamçısız yürümüyor. En büyük talihsizliğimiz bu afyonlayıcı rahat...Osmanlı rahatsız ediyordu Mustafa Kemal'i. Silinmesi gereken bir vesikaydı yakın tarih. Mazi zaman zaman gevezelik ediyordu. Dil devrimi Selanik'in İstanbul'a isyanıdır, Selaniğin ve bütün Anadolunun. Osmanlı ordusu, Osmanlı teşkilatı, Osmanlı mimarisi yok edilemezdi. Ama nesillerin birbiriyle olan devamlılığı bozulabilirdi. Harf inkilabı altı yüz yılı rafa kaldırdı. Ve tarihsiz bir memleket ibda etti. Kuzey komşumuzun işine geliyordu bu. Tarihinden kopan bir ülke her maceraya sürüklenebilir. Dil devrimi kamusa Anadolunun doluşudur. Yalnız Anadolunun değil, Azeri'nin, Çağatayça'nın, Kırgızca'nın da doluşu...
Diğer Cemil Meriç Sözleri ve Alıntıları
- "Görenin yalnızlıktan sikayete hakkı yoktur: mevsimler, renkler, cicekler, sehrin butun kadınları, butun cocuklar gören icindir", "gormeyen bir insan bozuk bir ampul gibi, manasız, bıraktığınız yerde kalan bir paket; icinde eski hatıralar olduğu icin arada bir karıstırılmaya layık... Cocukken oynadığımız bir tasbebek gibi, atmaya kıyamadığımız acayip bir külçe" (Jurnal, 16.7.1955).
- Sanatcının tek vazifesi vardır bence: insanları birbirine sevdirmek, iki insanı veya iki milyar insanı. Sanat, bir heyecan
seyyalesiyle kilometrelerin ve asırların ayırdığı kalpleri birlestiren buyudur."
(Cemil Meric, 19 Ekim 1966 tarihli mektuptan) - I-Sihamı Kaza
Hakikati bulan, başkaları farklı düşünüyorlar diye,
onu haykırmaktan çekiniyorsa, hem budala hem de alçaktır.
Bir adamın
"Benden başka herkes aldanıyor" demesi güç şüphesiz;
Ama sahiden herkes aldanıyorsa o ne yapsın?
Daniel Defoe - Bilgi huzur limanına götüren kayık. Şüphe bilgisizliğin çocuğu. Kuşku bardağın dibinde kalan su; dök gitsin!
- "Masal deyip geçmeyelim. İnsan, kaba kuvvetin hükümran olduğu bir devirde hayata katlanmak için bambaşka bir dünyanın varlığına inanmak zorundadır."
- Üzüntün beni yıktı. Her davranışın hürmet ve takdise layık. Ama galiba biraz rahatsızdık. Basit bir kazaydı bu. Hele gecemizi zehir etmeye hakkımız yoktu. Ben bir hafta o saatleri düşünerek yaşayabiliyorum. Ayrılırken sesin biraz daha gülümsemeliydi. Dargın gibi kaçtın. Bilmediğimiz bir limana gidiyor bu gemi. Deniz fırtınalı, ama bindik bir kere. Ateşle oynayanın parmakları yanacak, tabii bu...
- Anlıyorum ki, zalim ve kıyıcı bir gerçekten kurtulmanın tek çaresi, reel dünyadan kitaplar dünyasına sığınmak.
- Düşman bir çevrede ister istemez kitaplara kaçıyorum.
- Ben, düşünen, okuyan ve temsil ettiğini sandığı beşerî değerleri lekelememek için aç kalmağa, açlıktan kıvranmağa razı olan adam...
- Benim neslim için Avrupa, insan zekâsının zirveye ulaştığı ülke demekti. Türk aydını Tanzimat'tan beri Batı'yı heceliyordu. Ama zirveleri tanımıyorduk.