- "Üçü de sustular.Ruhların namlusundan başka hiçbir ağzın konuşmasında fayda yoktu."
Biz İnsanlar-Peyami SAFA - "Bu sözlerin birkaç noktasında kopan sesi,onun içini parçalayan facianın dehşetini boğulan bir adamın son nefesi kadar serehatle hissettiriyordu."
Biz İnsanlar-Peyami SAFA - "Başını öne eğdi ve kaldırdı.Kaderine teslim olmak zaruretiyle mücadele halinde görünüyordu."
Biz İnsanlar-Peyami SAFA - "Sabahleyin kalkış.Fakat bacağına yatağını aşmak iktidarını veren eski iradeyi bulamamaktan korkuyordu.Bir pencere açtığını farzetti.En kalabalık cadde ona bomboş,en aydınlık meydan karanlık,en gürültülü yer ıssız gelecekti.İçinizde kendimiz olmayan bir dünyada yaşamamız kadar abes bir hakikati idrak etmek zorluğu içindeydi.Bağırmak ihtiyacı duydu.Evvelce de ,birçok defalar,kendi kendine ;'Haykır,niçin olursa olsun,haykır, etrafına birkaç kişi toplanacaktır;haykır,seni anlar gibi olacaklardır,haykır,anlamasalar da haklı bulacaklardır;haykır,büyük sese büyük ruh ifadesidir,haykır,haykır , ne söylemek için olursa olsun,haykır ,ah haykır.'
Biz İnsanlar-Peyami SAFA - ....Bizans bizden ahlâksız değildi. Fakat bilir misiniz? Türk milleti Avrupalılardan ziyade faziletperverdir. Onun için ahlaksızlar tarafından idare edilmişlerdir. Ahali saf ve namusludur. Hükûmete çok inanır. Bu zaafı anlayan hükûmetler göz önünde çalıp halkın isyanından da korkmamışlardır. Hırsız hükûmetten, hırsız matbuattan, hırsız adliyeden milletleri gayriahlaki telkinler kurtarır. Ne demek istediğimi anlatabiliyor muyum? Halka fazileti kat'i bir şe'niyet gibi değil, mukaddes bir vehim olarak tanıtmalı. Ta ki dolandırıcılara aldanmayacak kadar gözü açılsın. Bir halkın fazilete çok inanması, hükûmeti tarafından aldatılmasını intac eder. Bu mesele derindir... (sf.95)
- Bazan etrafımızda o kadar esrarlı bir hadise olur ki ince teferruatına kadar bunu sezeriz,fakat hiçbir şey idrak etmeyiz;ruhumuzun içinde ikinci bir ruh her şeyi anlar,fakat bize anlatmaz,böyle korkunç işaretlerle bizi muammanın derinliklerine atar ve boğar.
- Hakikati seviniz, o da sizi sever; hakikati arayınız,o da sizi arar ve üstüne yalan Çin setleri gibi kalın duvarlar örsün,altında kalan hakikat bir ince iniltiyle,bir hafif rüzgar dalgasıyla, ,herhangi bir küçük işaretle mevcudiyetini bildirir:"Buradayım!" der.
- Niçin, sen artık dünkü sen değilsin? Niçin, biz bugün ikimiz de kıymetli bir şey kaybetmiş gibiyiz? Niçin bugünün düne benzemiyor? Niçin dünkü gibi rahat adımlar atamıyorsun? Niçin böyle oldun?
- Sevgiliyi dışarda öldürmek neye yarar? İçimizde yaşadığı müddetçe, biz sadece bir şeklin katili oluruz. Onu içimizde öldürebilmeliyiz. Unutmak budur.
- Fakat... Mazur görünüz, ben bu kızı seviyorum ve hâlâ tarihteki aşkların büyük ölçüsü ve unutulmazlığıyla seviyorum. Siz bunu anlamazsınız.