- Hayatım hayatımın romanıdır!
- Sevgili insanlık! Bir çocuk masumiyetiyle bir kere daha " elma! " diyoruz. Ne olur çık artık!
- İnsanların yalan söylemesi için bir gerekçe görmediğinden, onlara inanmakta güçlük çekmiyordu. İnsanlara inanmadan, onlarla birlikte olmanın mümkün olmadığını sanıyordu. İnsanlara inanmadığı zaman onlardan kaçıyordu. Söylenenlere inanmadığı zaman, inanır görünmenin, insanlara ihanet etmek olduğunu düşünüyordu ve bu ihanetinin anlaşılmaması için, ortalıkta görünmemeyi tercih ediyordu.
- "evinizde türkçe hiç bir şey kalmamıştı. bana anlayış gösterecek yerde büfeyi gösterdin. kelime oyunu yapıyorsun selim. benim bütün işim oyundu, bunu biliyorsun turgut. hayatım, ciddiye alınmasını istediğim bir oyundu. sen evlendin ve oyunu bozdun. bütün hayatımca nasıl oynayabilirdim? sen de dayanabildin mi? sen de ürkütücü bir gerçekle bozdun bu oyunu. herkesin belirli bir işle uğraştığı bu kocaman dünyada yalnız başına ordan oraya sürüklendin canım kardeşim benim."
- "Ölmek bile, kendilerine böyle bir görev verilenlerin işidir."
- " Kılıçların ışıltısı gözlerini kamaştırmış : her yer beyaz görünmüş gözlerine . Beyazdan kör olmuşlar . Karda dolaşan insanlara da böyle olurmuş diyorlar Olric. Doğrudur Efendimiz. Karda güneş gibi yakarmış . Her şeyi duyuyoruz, hiçbir şeyi bilemiyoruz Olric. Bu duvarlar arasında kapandık kaldık .Savaş diyorlar , öldüler diyorlar ,halk diyorlar .Ne biçim şeyler bunlar? Rivayetler dolaşıyor , sözler geliyor kulağıma .Hep, bir yerlerde birşeyler oluyor , biz bilemiyoruz, Olric. Hep anlatıyorlar , söylüyorlar , naklediyorlar ...
- "Ne var ki dünyada "sizi anlıyorum" sözlerinin sahteleri türemişti;gerçeği sahteden ayırmak çok zordu."Sizi anlıyorum konuşmanıza ihtiyaç yok" ya da "siz onlara bakmayın yalnız gözlerime inananın" bakışlarını çoğu aslında "bugünü geçirmek için birine ihtiyacım var" kalıbından ibaretti.İnsanın böyle sahtekarları görünce başı ağrıyordu."
- Hayatım, ciddiye alınmasını istediğim bir oyundu.
- Şu anda, sana güzel bir söz söyleyebilmek için, on bin kitap okumuş olmayı isterdim" dedi:
"Gene de az gelişmiş bir cümle söylemeden içim rahat etmeyecek: seni tanıdığıma çok sevindim kendi çapımda." - "Yaşar gibi yapmaktan, özlemez gibi yapmaktan, iyiymiş gibi yapmaktan, nefes alıp onu içimde tutmaktan, o nefeste boğulmaktan sıkıldım. Ki nefessizlikten değil nefesten boğulmaktır marifetimiz..."