- S:45:
29. Tayyip Bey hala niye direniyor?
Sırtlanlar leşin başına henüz geldiğinde onları kovaladığınızda kaçıp gidebilirler.
Ancak sırtlanlar leşin başında leşten bir parça ağızlarına atmışlarsa, o parçanın tadını almışlarsa, istediğiniz kadar sopalayın ölümüne savaşırlar.
Buna "kapma iştahı", "tatma iştahı" diyoruz. - S:49
Sizi daha iyi aydınlatmak için güzel hikayeler var, bir maymuna gidin ve avuç dolusu kiraz verin. Maymun kirazları avuçlayıp kaçarken kirazlardan biri düşer, o düşen kirazı almak için eğilirken diğerleri düşer, onlarıda almaya çalışırken öbürleri de düşer, yani maymun düşen bir kirazı almak için elindeki bütün kirazları düşürür.
Maymun iştahlı bunun için deriz, maymunluk da işte budur, düşen bir kirazın kar-zarar bilançosunu yapamaz, bir kiraz için hepsini kaybeder.
Koskoca İstanbul'da yemediğiniz, avuçlamadığınız yer kalmadı ve iki ağaç bir park nedir,onu da avuçlayıp kaçırmak isterken, şimdi, elinizdeki bütün kirazları kaybetmek üzeresiniz. - "Dünyanın tüm okullarında, tüm beden eğitim derslerinin ilk dersi, "takla" atmayı öğretmektir. Çünkü, bebekler yürümeyi öğrenirken önce düşmeyi öğrenir. Bir sporcu düşmeyi bilmezse, takla atmayı refleks haline getirmezse, bodoslama, yüzükoyun yere düşer. Aydınlarımız iki yüzyıldır, şahlanmayı, ayağa kalkmayı öğretiyor ve her nesil kollarını, ayaklarını kırıyor. Bakın hâlâ, İstanbul'un fethini öğretiyorlar. Bu nesle birileri "düşmeyi" öğretsin. Bir tarafımızı kırmadan "düşebilmek"..."
- Ticari değil, temiz bir çift yüreğin aşk, hayat oyunu. Ölünceye dek, her mevsim karınıza aşık olacağınız bir iş. Ki, benim gibi kadının bakışlarını görenler, onun kocasına her mevsim rol yaparken gerçekten aşık olduğuna inandılar. İşini aşk gibi, aşkını iş gibi sevmek. İnsan dilenciye gönlünden ne koparsa verir, ama işini aşkla yapana gönlünü verir. Dünyanın en güzel oyunu. Kadınınıza işiniz gibi, işinize kadınınız gibi aşık olmak! Yaşlansanız da, kalbiniz hiç soğumadan hep yanık, hep alevli nağmelerle için için yanıp, sonsuza dek tüter! Aşkın oku, Yunus'un dediği gibi, her katı taşı deler geçer!
- "Bilinçsiz kadınların koca hırsı, az gelişmiş ülkelerin kalkınmasına benzer, bu hırs, sadece çimentodan çalan müteahhitlere, keresteden çalan mobilyacılara yarar!"
- Grup isimleri, Üç Kuzeyli, Üç Yıldız, Grup Eksen, Grup Üçgen, Grup Pergel gibi, bir geometri tutkusu, 70'li yılların hal, dil, tavır, davranışlarını yineliyordu. Gitaristler ayaklarını pergel gibi açar, sahnede üçgen gibi yer alırlar. Erkin Koray, Cem Karaca ağızlarını üçgen iç açıları gibi gerip, gırtlaklarından sesleri de üçgen gibi çatlatarak uzatırlardı.
- O gün bugün düşünüyorum, bir insanı bu denli değiştiren şey nedir? Aşağılanma duygusu. Bir insanın yüzüne tükürmek, bir ülkeyi yok etmekten daha ağır bir ceza!
- Her aile aslında, Tanrı, Âdem ve Havva?dan kurulu.
- Ceviz ağacı dünyanın en büyük avizesi gibi...
- İşte Yunus, Mevlana, öyle bağırmışlar ki, ?ıstırabı? bal eylemişler, sesleri sekiz asır sonrasından bile duyuluyor.