Yaşlanmıyorum çünkü aynaya bakacak zamanım yok.
İnsanın çocukluğundan uzaklaştıran en büyük etken zaman değil, anne ve babanın ölümleridir.
Varlıklı olmak var olmak demek değildir.
Küçüklüğümde; yaşıtlarımın hayallerini, sahip olmayı diledikleri oyuncaklar, ayakkabılar, çantalar ya da benzeri şeyler süslerken, benim hayallerim, yıllar sonrası için kurguladığım ve gerçekleşmesi yolunda çaba sarfettiğim yolculuklarla doluydu.
Güzelliğine, servetine ve sağlığına sonsuz güven duymayacaksın. Çünkü bunların hepsi bir anda elinden uçup gidebilirler."
Şunu kimse unutmasın ki; acı, hüzün, yıkım ve kötülük; ne kadar büyük ve zengin, ne kadar küçük ve fakir fark etmez, herkesin dünyasına, her mekana girebilir, sırça köşklere bile...
Genlerindeki okuma aşkı yetiştiği kültürün baskısına rağmen filizlenmiş ve boy vermişti.
Cesaret de, tıpkı korkaklık gibi insana birtakım bedeller ödetiyor. İkisi arasında tercih yapılacaksa eğer, ben ürkek yaşayıp bunun bedeline razı olmaktansa, cesur davranıp onun sonuçlarıyla yüzleşmeyi tercih ediyorum.
Yaşam geriye doğru bakıldığında anlaşılabilir, fakat ileriye doğru yaşanır." demiş Soren Kierkegaard.
Dürüst olmayan, doğru olmayan ve inanmadın şeyleri yapmazsan pişman olmazsın." demişti babacığım... ve yapmadım da...İnanarak seçmek ve yaşamak; getirdiği ne olursa olsun, nasıl bir diyet ödetirse ödetsin, ağır gelmiyor ve pişmanlık yaratmıyor bende. Kendi melodimi dinleyerek yaşamak önemli benim için.
Gustave Flaubert
Hüseyin Nihal Atsız
Batuhan Dedde
Mark Twain
Nora Roberts
Henry Miller
Arthur Rimbaud
Ahmet Telli
Aliya İzzetbegoviç
Bilge Karasu