Bir çatışmanın ya da güç ilişkisinin içinde hiçbir şey inşa edilemez.
Gerçeklik kimi zaman ürkütücü bir ejderha biçimine bürünür ve dosdoğru karşıdan bakmaya cesaret edildiğinde yok olup gider.
İnsanlar inandıkları her şeye çok bağlıdırlar. Hakikati aramazlar, yalnızca belli bir tür dengeyi korumak isterler.ve inançları temelinde aşağı yukarı bağdaşık bir dünya inşa etmeyi başarırlar.
İnanılan şey gerçekliğimiz haline gelir.
Hayat tuhaf bir şey! Kimi zaman küçücük kararların yaşamınızın üzerinde inanılmaz sonuçları olur. Ve yıllar geçtikçe, o dönemde bu küçük karar değilde bir başkası alınsaydı hayat nasıl akardı diye insan sorar kendine.
Ama öncelikle seni biricik kılan şeyi kabul etmelisin, yoksa başka insanlara yaranmak adına kaybolmaya devam edeceksin.
İkinci Dünya Savaşı sırasında toplama kamplarından kurtulanlar üzerine çok araştırma yapıldı. Bunlardan biri, hayatta kalanların hemen hemen hepsinde ortak bir özellik olduğunu gösterdi : Kendi kafaları içinde özgür kalmak .
Örneğin gün boyu yiyecek küçücük bir ekmek parçaları varsa, kendilerine şöyle diyorlardı: Bu ekmeği dilediğim zaman yemekte özgürüm. Onu ne zaman ağzıma atacağımı seçmekte özgürüm.
En önemli şeyler kimi zaman hiç fark edilmeden geçip gidenlerdir.
''Sen düşüncelerine öylesine gömülmüş, eyleme öylesine batmışsın ki hayatı görmüyorsun. Görülmemiş güzellikte bir dünyada yaşıyorsun ama farkında değilsin.''
Kesin olan tek şey, değişimin başkalarından gelmeyeceği!
"Ruhunun bedeninden önce ölmesi utanç verici" dedi filozof..
Cengiz Gündoğdu
Sezgin Kaymaz
Khaled Hosseini
Sarah Jio
Thomas Mann
İskender Pala
Emile Zola
Azra Erhat
Platon (Eflatun)
Can Yücel