Yürek acıları gelmek için beklemezler,... s.170
''ancak, gökyüzünde mutluluk vardır. Sende bir gün öğreneceksin bunu.'' s.200
Maddi yaşamda olduğu gibi manevi yaşamda da soluk alıp verme vardır: Ruh özümleyip zenginleştirmek için diğer bir ruhun duygularını solumak, içine çekmek zorundadır. Böylesine güzel insani bir olay olmadan yürekte yaşamın bir anlamı olmaz; havasız kalır, acı çekerek ölür gider. s.208
Gözyaşları içinde yok olmuş ruhlar, unutulmuş aziz clarisse harlowe'lar, ihmal edilmiş çocuklar, masum sürgünler ve hayata çöllerden başlamış olan sizler, gittikleri her yerde soğuk yüzlerle, katı kalplerle, tıkalı kulaklarla karşılaşanlar, şikayetlerinizi bir kenara bırakın! Çünkü bir kalbin size açıldığı, bir bakışın cevap verdiği andaki sonsuz sevinci ancak siz duyabilirsiniz.
Böylesine zalim yasaklar çocukların kalplerindeki tutkuları daha da koyulaştırır ; çocuklar yasaklanan şeyden başka bir şey düşünemez olurlar ve bu şey daha sonra onların gözünde karşı konulamaz bir çekicilik kazanır.
Hayatın şafağında edindiğimiz izlenimler ne derin ve sonsuz çizgiler bırakıyor yüreğimizde.
Eğer doğayı güzel ve bakirelik bir gelin olarak görmek isterseniz, oraya bir bahar sabahı gidin. Eğer yüreğinizde kanayan yaraların acısını dindirmek isterseniz sonbaharın son günlerinde gidin oraya. İlkbaharda aşk mavi göklerde kanat çırpar ;sonbaharda artık aramızda olmayanları düşünürüz. Hasta ciğerler kutsanmış bir saflıkla dolar ;gözler kendi huzurlu sakinliklerini ruha geçiren altın renkli otların üzerinde dinlenir.
"En büyük zevklerin, en büyük kederlerin içine doğmuş olan az sayıda insanlardanız belli ki ;duyarlıkları büyük iç sarsıntılarıyla bütünüyle titreşen ve içten içe birbirine yakın bulan ; hassasiyetleri bir dizi prensiple uyum içinde gelişen varlıklarız."
Size hayatımı verebilirim, ama inandıklarımı değil ; onu duymazdan gelebilirim, ama konuşmasına engel olamam ki?
Bana inanın, aşkla geçen bir ömür yeryüzü yasasının ölümcül bir istisnasıdır; bütün çiçekler solar ; büyük sevinçlerin yarını varsa bu kötü bir yarın olacaktır. Gerçek hayat, acılarla dolu bir hayattır ; taraçanın altına sokulan bir ısırgan otudur ;üzerine güneş değmediğinde yemyeşil durur.
Cecelia Ahern
Alphonse Daudet
Jean-Jacques Rousseau
Arthur Conan Doyle
John Flanagan
Engin Geçtan
Charles Dickens
Aşkın Güngör
Pearl S. Buck
Sadık Hidayet