- Şarap
Saat onikiden sonra,
Bütün içkiler
Şaraptır - En olmayacak günde geldin tazeledin ortalığı
Alıp kaldırdın bu kutsal ekmeği düştüğü yerden
-----
Seni bilmek ne uzun kelime ne acayip ilgi
----
Bir umuttun bir misillemeydin yalnızlığa
-----
Bir buluş gibisin!
----
Sen güneşin her anlık dergisi
Bin yıllık aboneyim sana
----
Şimdiye dek düşünmediyseniz
Bakmayın içinde ne var,
Küçük bir kitaptır yaşamak
Elinde tutmaya yarar.
----
İnsan süsüdür günah. - Bak gizlisi saklısı kalmadı günümüzün
Gözlerin sabahın sekizinde bana açık
Ne günah işlediysek yarı yarıya - Afrika dediğin bir garip kıta
El bilir alem bilir
Ki şekli bozulmasın diye Akdeniz'in
Hala eskisi gibi çizilir
Haritalarda - Lâleli'den dünyaya doğru giden bir tramvaydayız
- Birlikte mısralar düşürüyoruz ama iyi ama kötü
Boynun diyorum boynunu benim kadar kimse değerlendiremez
Bir mısra daha söylesek sanki her şey düzelecek - tam olarak şöyle miydi?
-Yemek yemek üzerine ne düşünürsünüz bilmem;
Ama kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı...
cemal süreyya,türk şiirinin en serseri ve en yetenekli şairlerinden... - Biliyorum sana giden yollar kapalı
Üstelik sen de hiç bir zaman sevmedin beni
Ne kadar yakından ve arada uçurum;
İnsanlar, evler, aramızda duvarlar gibi
Uyandım uyandım, hep seni düşündüm
Yalnız seni, yalnız senin gözlerini
Sen Bayan Nihayet, sen ölümüm kalımım
Ben artık adam olmam bu derde düşeli
Şimdilerde bir köpek gibi koşuyorum ordan oraya
Yoksa gururlu bir kişiyim aslında, inan ki
Anımsamıyorum yarı dolu bir bardaktan su içtiğimi
Ve içim götürmez kenarından kesilmiş ekmeği
Kaç kez sana uzaktan baktım 5.45 vapurunda;
Hangi şarkıyı duysam, bizim için söylenmiş sanki
Tek yanlı aşk kişiyi nasıl aptallaştırıyor
Nasıl unutmuşum senin bir başkasını sevdiğini
Çocukça ve seni üzen girişimlerim oldu;
Bağışla bir daha tekrarlanmaz hiçbiri
Rastlaşmamak için elimden geleni yaparım
Bu böyle pek de kolay değil gerçi...
Alışırım seni yalnız düşlerde okşamaya;
Bunun verdiği mutluluk da az değil ki
Çıkar giderim bu kentten daha olmazsa,
Sensizliğin bir adı olur, bir anlamı olur belki
İnan belli etmem, seni hiç rahatsız etmem,
Son isteğimi de söyleyebilirim şimdi:
Bir geceyarısı yazıyorum bu mektubu
Yalvarırım onu okuma çarşamba günleri - Senin eşsizliğin, bulunmazlığın üstüne ne söylesem eksik kalır. Sadelikten korkmayan bir kadınsın bir kere. O köprünün altında satılan balık-ekmekten alıp yemek istemen beni çok gönendiren şeylerden biri.
(...)
Adapazarı'ndaki kızla ? neydi adı onun? ? çektirdiğin fotoğrafta senin bütün hayat tavrın gizli. En gösterişsiz koşullarda da sen o koşullardan hiç utanmadan, hiç yüksünmeden, bir ayağını gözüpek bir rahatlıkla ileri atabilirsin.
Beni nasıl savunursun sonra. Birisi bana çok şişmanladığımı söylemişti de, hemen saldırıya geçmiş, şişman olmadığımı ileri sürmüştün. Oysa pekala fazla okkalanmıştım o günler. Sen busun işte. Sevdiğini her durumda savunursun, onun kusurlarını görmezsin. Ne sevgilisin sen.
Ama Aragon'un şu dizesi de bir gerçek:
"göğsüne bastırırken kırar sevdiği şeyi"
O da var. Kişi kimi zaman çok sevmenin getirdiği yanlışlıklara da düşüyor. Sevdiği şeyi göğsüne fazlaca bastırırken örseliyor onu. Hoyratlaşıyor bir yerde aşk. Acaba bu gerçekten aşkın kaçınılmaz bir gereği mi? Kimi zaman öyle belki. Ama, ben öyle olmamalı diyorum. İnsanî çizgiden sapmamalı. Aşkı insanî çizgide bütünlemeli. Mutluluk da sanırsam, o zaman bütünleniyor.
Güven mutluluğun temelidir. Güven aşkın ve her türlü aşkın, yani cesaretin, yani kavganın temelidir.
(...)
Yaz günleri geldi. Geçen yaz neredeydik, bu yaz neredeyiz, gelecek yaz nerede olacağız kim bilir?
Anımsayalım o dizeleri yeniden:
"hayat kısadır kuzucuklarım
yine de uzundur kuzucuklarım."
Şişli'de Okmeydanı dolmuşlarının kalktığı yerde, salaş bir kahvehanede yazıyorum sana bunları. Cocacola içtim. Sigara içtim. Az sonra sana koşacağım. Bir çeşmeye koşar gibi koşuyorum sana anlasana! - Zuhal'im, hayat!
Hayatımsın. Bunu bilmeni isterim. En önce bunu bilmeni.
(...)
Yalnız seninle güçlüyüm. Sen olmasan bir anlamım olamaz. Sev beni.
Yaşayacağız.
Her şeyimi sana borçluyum. Sana rastladığım sıralar yıkıntılıydım. Sen onardın beni. Tuttun elimden kaldırdın. Ben de ekmek gibi öptüm alnıma koydum seni, kutsadım.
(...)
Yüzüğünden öperim.