Ne tuhaf, bela gelip de kapısını çalana kadar, kendine bulaşmaz sanıyordu insan. Bu da bir insanlık zaafıydı kuşkusuz!

Ölüm diye bir şey yok bu ummanda Umutsuzluk da yok, hüzün de, kaygı da... Bu umman sonsuz aşk ve sevgi dolu İyiliğin cömertliğin ummanı bu.

Ölüm diye bir şey yok bu ummanda Umutsuzluk da yok, hüzün de, kaygı da... Bu umman sonsuz aşk ve sevgi dolu İyiliğin cömertliğin ummanı bu.

Kanadı kırık kuş her yerde diken üstünde yaşar.

Yalan ne kadar büyük olursa, inananı o kadar çok olur. ( syf 34 )

Bir şeyi daha fark ediyorum; bir çocuk hayatının ilk beş on yılını nerede geçirdiyse, o yerin gönlünden ve beyninden sökülüp atılması mümkün değildir. Dünyanın en çirkin, en ilkel köşesi bile olsa büyüdüğü yer hep sevgiyle hatırlanacaktır, ömrünün sonuna kadar.

Kapanır bir devrin kadınlarına görkemli bölüm. Yaz bahçelerinde hoyrat bir rüzgardır ölüm.

Kitap yakmak! İnsanların günlerce, gecelerce uğraşıp damitarak kağıda aktardiklari birikimlerini, beyin ve hayal güçlerini yakmak! Yangınların en hainidir!

"İnsanları inançlarından dolayı aşağılamanın ne kadar ilkel bir davranış tarzı olduğunu düşündüğü için bağışlamamıştı babasını..."

Kosswig Manyas kus cenneti ve kelaynak denince, akla gelen ilk isimdi. Urfali bir öğrencisinin anlattığı uzun gagali, siyah tüylü kuşların peşine düşerek, bu kuşları inceleme altına alan ünlü jeolojgun bir başka keşfi de Manyas kuş cennetiydi. Yine onun sayesinde , 1959 yılında Manyas kuş cenneti, milli park ilan edilmişti. Siması Atatürk'ü andıran ve bununla çok iftihar eden Kosswig e Gerhard " yaşlanmak sana yaramış " diye göz kırptı, "şimdi daha çok benzemişsin. " Ona kimse benzemez dedi Kosswig