- Yani yalancı diye bir görüş, değil mi? Ama ben sana yalnız bir şey için güvence veririm; o da sana asla yalan söylemeyeceğimdir. Ben zaten hiçbir kimseye yalan söylemem, sana ise yalan söylemeye hiç de ihtiyacım yoktur. Neden yalan söyleyeyim? Ne zaman istersem buraya gelemez miyim? Seni alamaz mıyım? Ama gerçeği söylersem ki, senin için yüreğim bir şeyler duyuyor; ancak bu duyduğum şeyleri bir aşk sanma. Aşktan çok, acımaya benzer bir şey!...
- Ben yalan söylemeyi zaten sevmem. Bir de ben burada ömür geçirmek için gelmedim ki, sanatın her hilesini öğrenerek kendimi geliştireyim. Şu borcumu bir kere versem, çıkar giderim...
- Ahmed Efendi, ' Gideyim, zavallı kız Kalyopi'yi bir gece daha rahat ettireyim,' diye gidiyordu.
- Vay! Neler düşündüğünü, düşüneceğini keşfe gücünüz yeter mi? Demek oluyor ki dostunuzun yüreği içinde olanları da keşfe gücünüz yeter ha? Tebrik ederim!
- Aslında yoksulluk ve servet hep görece şeylerdir...
- Kur'ân-ı Kerim'de zinâ yapan kadın ve erkekler için ceza belirlenmiştir. Hem de ne ceza! Bekârsalar yüzer değnek, evliyseler recmle idam! Nasıl!
- Evet! Sonradan gerçekleşen şeylerin tümü, en başta birer hayâldiler. Bir adamın görüşü doğru ve uygun dahi olsa ona 'hayâl' denilebilir. O görüş birçok adamlara yaygınlaşınca adı 'kamuoyu' olur. Kamuoyunun karar verdiği birşey ise, pek az zaman içinde ve kolaylıkla tam ve kesin bir gerçek niteliğini almakta gecikmez.
- Ne garip hâl! İnsan dünyaya hangi bakış açısından bakarsa, dünyayı o bakış açısının gerektirdiği gibi görür.
- 'Dünyayı gördüm mü? Bu dünyayı öyle bir görüş gördüm ki Cenâb-ı Hak onu kimseye öyle göstermesin'.
- Roman denilen şey bir cemiyet-i beşeriyye içinde görülen ahvalden birisini veyahut bazılarını kağıt üzerine koymaktan ibarettir.