Şikago Üniversitesi'nde yapılan bir deneyde, bir sıçan, içinde şeffaf bir kaba kapatılmış başka bir sıçan olan kapalı bir alana konmuş. Şeffaf kapta kilitli olan sıçan sıkıntıyla debeleniyormuş. Birinci sıçan, ikinciyi kurtarmak için kilidi açmayı öğrenmekle kalmamış, bunu yapmaktaki motivasyonu da akıllara zarar. Birinin içinde çikolata, ötekinin içinde kapana kısılmış arkadaşı olan iki kapla karşılaştığında genelde önce arkadaşını kurtarıyormuş. Halbuki boş bir kapla, içinde çikolata olan bir kap arasında seçim yapmak zorunda kaldığında daima çikolatalı kabı önce açıyormuş. (...) İnsanların eyleme geçmemek için bulduğu bahaneler çok zekice bir deneyle sınanmıştır. Üniversite öğrencilerine bir kampüs binasından bir diğerine koşmaları talimatı verilmiş, bu arada yollarına iki büklüm bir kurban konmuştur. Öğrencilerin sadece %40'ı kurbana ne sıkıntısı olduğunu sormuştur. (...) Empatinin rolünü araştırmanın bir yolu üzüntüye verilen tepkileri gözlemlemektir. Şempanzeler ve bonobolarda, beklenen tepki tesellidir. Kısa süre önce hayatını kurtarmak için kaçmış bir saldırı kurbanı, dudağını bükmüş, yarasını yalayarak ya da perişan bir halde tek başına oturmaktadır. Birisi yanına gelip de ona sarıldığında, onu tımar ettiğinde ya da dikkatle yarasını incelediğinde canlanır. Teselli son derece duygusal bir hâl alabilir ve maymunların birbirinin kollarında çığlıklar atmasına kadar gidebilir. Yaklaşık dört bin gözlemi taradığımızda, daha çok arkadaşların ve akrabaların, cinsiyet olarak ise erkeklerden çok dişilerin teselli ettiğini gördük. (...) Bu konu üzerinde araştırma yapmanın en kolay yolu, bir aile üyesinden evde incinmiş ya da üzüntülü davranmasını rica etmek ve çocukların buna nasıl tepki verdiğini gözlemektir. Küçük yaştaki çocuklar, maymunlarla aynı şekilde dokunur, sarılır ve rahatlatıcı beden teması kurar ve kızlar bu hareketleri oğlanlardan daha fazla yapar.
Diğer Frans De Waal Sözleri ve Alıntıları
- Ahlakın doğrudan yaratıcı Tanrı'dan geldiğine inanan birisi için evrimi kabul etmek manevi bir uçurum demektir.
Menfur bir davranışta bulunmasını engelleyen tek şey inanç sistemi olan insandan korkarım. - Bütün bildiklerimiz şunu gösteriyor ki bir hayvan ne kadar az sayıda yavru dünyaya getirirse onlara o kadar iyi bakar.
- İnsanlar sadece inanmak istedikleri için inanırlar. Bu bütün dinler için geçerlidir. İnanç, belli insanlara, hikayelere, ritüllere ve değerlere duyulan bağlılıktan çıkar. Emniyet, otorite ve ait olma arzusu gibi duygusal ihtiyaçları karşılar.
- Bilimin yaptığı en iyi şey, fikirler arasında rekabeti ateşlemektir. Bilim bir nevi doğal seçilimi teşvik eder ve bunun sonucunda sadece en geçerli fikirler ayakta kalır ve ürer.
- Darwin'in de zamanında dikkat çektiği gibi, sadece insana has yegâne ifade yüz kızarmasıdır. Diğer primatlarda böyle ani bir kızarmaya hiç rastlamadım. İnsanların elinden gelen tek şeyin başkalarını sömürmek olduğunu düşünenler için yüz kızarması herhalde çok şaşırdıkları bir evrim muammasıdır.
- Şempanzeleri ya da bonoboları izlemenin bize neyin doğru neyin yanlış olduğunu gösterebileceğine inanamıyorum, bence bilim de yapamaz bunu, ama doğayı tanımamız, nasıl ve neden birbirimize ilgi göstermeye ve ahlaki neticeler aramaya başladığımızı anlamamıza yardımcı olur. Hayatta kalmamız, başkalarıyla iyi ilişkiler içinde olmamıza, işbirliği yapan bir topluma bağlı olduğu için geliştirmişiz bu özellikleri.
- "Maymunu ormandan çıkarabilirsiniz, ama ormanı maymunun içinden çıkaramazsınız"
- Hem iyilik hem zalimlik, hem asalet hem bayağılık bir arada olabilir - bazen aynı insanda.
- Atalarımızın henüz din sahibi olmadıkları zamanlarda sosyal kurallarının olmadığına gerçekten inanan var mı? Yardıma ihtiyacı olan birine yardım etmez, haksızlıkla karşılaşınca şikayet etmezler miydi? İnsanlar, topu topu bir iki bin yıl önce çıkan mevcut dinlerden çok önce, toplumlarının nasıl işlediğine kafa yormuş olmalı. Biyologlar bu kadar kısa süreleri hiç ciddiye almaz.
- Belki sadece ben böyle düşünüyorumdur ama menfur bir davranışta bulunmasını engelleyen tek şey inanç sistemi olan insandan korkarım. Yaşanabilir bir toplum için gerekli özdenetim de dahil, bütün insanlığımızın yapımızda olduğunu neden düşünmeyelim? Atalarımızın henüz din sahibi olmadıkları zamanlarda sosyal normlarının olmadığına hakikaten inanan var mı? Yardıma ihtiyacı olan birine yardım etmez, haksızlıkla karşılaşınca şikayet etmezler miydi?