Şiirli Hoca çöp bayırlarının ve konduların şiirini yaza yaza bitiremezken Çiçektepe?ye arkası arkasına sahte fabrikalar kurulmaya başlandı. Şiirli Hoca elinde kalemi çöp bayırlarının başında fabrika çatan adamlara bakıp kaldı. İçini tuhaf duygular aldı. Kafası şaşkın sözcüklerle karıştı. Kirpiklerinin altında gözleri çaresizlik içinde ağır ağır oynadı. Konduları çevreleyen eski fabrikaların, ta uzaktan görünen apartmanların üstünde gezdi. Sonra cebinden çıkardığı kâğıda, ?Sahte deterjanla yıkandı çöp bayırları,? yazdı. Yazdığına güldü. Kâğıdını katlayıp cebine koydu. Çöp bayırlarının sırrını nasıl çözeceğini, şiirini nasıl yakalayacağını düşündü.
Diğer Latife Tekin Sözleri ve Alıntıları
- ..insanın dünyada kalbinde bir aşkla yapayalnız dolaşması çok zor. s.113
- ..insanın dünyada kalbinde bir aşkla yapayalnız dolaşması çok zor. s.113
- "... Huvat, onun annesinin ruhunun ardından aklını uçuracağına dair bir yeminle parmağını ıslatıp duvara çaldı. Dirmit dişlerini sıkıp hırsla duvardaki ıslaklığa baktı. Baktığı yerde kıpkırmızı bir karanfil açtı. Dirmit bir şüpheyle gözlerini kırptı. Yavaşça yerinden kalktı,kırmızı karanfili duvardan alıp göğsüne taktı."
- "... Huvat, onun annesinin ruhunun ardından aklını uçuracağına dair bir yeminle parmağını ıslatıp duvara çaldı. Dirmit dişlerini sıkıp hırsla duvardaki ıslaklığa baktı. Baktığı yerde kıpkırmızı bir karanfil açtı. Dirmit bir şüpheyle gözlerini kırptı. Yavaşça yerinden kalktı,kırmızı karanfili duvardan alıp göğsüne taktı."
- "... Huvat, onun annesinin ruhunun ardından aklını uçuracağına dair bir yeminle parmağını ıslatıp duvara çaldı. Dirmit dişlerini sıkıp hırsla duvardaki ıslaklığa baktı. Baktığı yerde kıpkırmızı bir karanfil açtı. Dirmit bir şüpheyle gözlerini kırptı. Yavaşça yerinden kalktı,kırmızı karanfili duvardan alıp göğsüne taktı."
- Dirmit annesinin gözünden kendisini uzak tutması için Tanrı'ya olmadık diller döktüyse de duaları tutmadı. Daha beter iğne olup Atiye'nin gözüne batmaya başladı.
- Kar uzun uzun düşündü. Gökyüzünden her pul pul olup dökülmesinde, neden eriyip gittiğini, tuttuğu yerden neden çok geçmeden su olup aktığını anlatmaya başladı. Dirmit kutu kutu evlerin damında tutan karın, insanların acılarına dayanamayıp eridiğini öğrenince şaşırdı.
- Sonra gözlerini açıp ruhunu uçurdu. Ama ruhunun uçup gittiğini unuttu. Cenazesine gelenleri saymaya kalktı. Başını «Küt!» diye tabutun kapağına çarptı, öldüğünü hatırlayıp kederlendi.
- Niçin bu kadar bağlıyım geçmiş zamana? De ki: Hayatının boşluğa savrulan yüzünden öyle çok nefret ediyorsun ki, seni mutsuz eden bu yüze yıllarca bakmak, ellerinle kavramak ve anlamak istiyorsun.
- Unutacak kadar eskide ve galibada kaldı hepsi.