Şehnaz Beste'den bir pasaj -Şey!..İsm-i cemilenizi lütfeder misiniz efendim? Şu gökkubbenin altında tam yirmi iki yıl ömür sürmüştü ve ilk kez içinde iltifat sözü geçen bir cümleye muhatap oluyor,onu da yolun yarısına gelmiş,şakaklarına ilk aklar düşmeye başlamış bir şair,ta yirmi adım geriden bağırarak söylüyordu.Şairlik böyle bir şey olsa gerek diye geçirdi içinden.Konuşması böyle zarif olan bir beyefendinin acaba şiiri nasıl olmalıydı,adını yeni duymuş,hiçbir şiirine rastlamamıştı.Bu merakla cevap vermek için yüzünü dönmeden bağırdı: -Bir şartla efendim!.. -siz taht üstündesiniz,bense huzurunuzda tek ayak durmadayım,elbet ferman sizden,itaat bizdendir;tek arzunuza bin can veririz,buyurunuz,şartınızı emrediniz... -Bana bir şiir okursanız eğer... Şair gecenin karanlığında ışıltılı bir koridor açar gibi,yükselttiği sesiyle inşad etmeye başlar: Feryâd ki feryâdıma imdâd edecek yok Efsûs ki gamdan beni âzâd edecek yok Te'sîr-i muhabbetle yıkılmış güzel ammâ Vîrâne dili bir dahi âbâd edecek yok
Diğer İskender Pala Sözleri ve Alıntıları
- "Bir şeyi çok umut etmek, umuda köle olmaktır."
- Ve unutma, her şafak, elinde fenerle gelen bir hırsız gibidir, ömürleri çalıp götürür. Uyanık dur!.
- Burası kalbinin en değerli yeridir. Burada siyah bir nokta vardır. Canın canı, sevenin cananı buradadır. O nokta, kurumuş bir damla kandan ibarettir. Adına sevda denir, siyaha çalan rengi yüzünden ona sevda derler. Bütün tecelli denizleri, bütün aşk ve ihtiras fırtınaları işte o bir damla kanın içinde dalgalanıp çırpınır. Aşırı sevgi bu damlayı tahrip edip dağıtırsa parçaları bütün vücuda dağılır.
- Ve unutma, her şafak, elinde fenerle gelen bir hırsız gibidir, ömürleri çalıp götürür. Uyanık dur!.
- "Ey yolcu, sevgiye yürü,ta ki hakikate eresin!"
- Sebep neydi, bütün varlığımın kendisiyle ayakta durduğunu bildiğim, hayatımın en değerli parçasıyla bir göz yumup açıncaya kadar neden ayrılıvermiştik?
- Hatıraları unutmak olanaksızsa; hatıralarda unutulmak kader olur.
- Ecel geldiğinde terk edecek ne kadar az şey var ise "Lebbeyk" diyerek ölüme o derece çok kucak açılabilir.
Varlığınız çoğaldığı oranda onu hayır yolunda azaltınız ki yolculuklarınız kolay olsun!...
Çokluğun derdi elbet çok olur; yokluk kapısında nefis de yok olur.
Yunus ne güzel söylemiş: "Bunca varlık var iken gitmez gönül darlığı" - Her şey zıddıyla kaimdir, o halde varlık da elbette yoklukla ölçülecektir.
Varlık çoğaldıkça burada keder, ötede sorgu çoğalacak; varlıktan geçtikçe keder de sual de yok olacaktır.
Fuzulî Mecnun'u Hakk'a erdirirken ona şöyle dedirtir:
Kurtar beni ıztırâb-ı gâmdan
Ver müjde vücûduma ademden
--------------------------
Gerçek mutluluk için arada sırada kederlenmek, hayatın hasılatını toplamak adına zaman zaman azaba uğramak, zorluklara maruz kalmak...
Ezel ile ebed arasında nefis ile ruhun, günah ile sevabın amansız mücadelesi...
İşte yolcunun asıl kimliğini oluşturan, hayat kütüğüne ne sıfatla kaydolunacağını gösteren mihenk... - Kimisi bilmem der, bilir; kimisi bilir bilmezlenir. Kimisi bilmediğini bilmez, bilirim der; kimisi bildiğini bilmiyor zanneder. Bilmemeyi bilmekle, bildiğini bilmemek aynı değildir. Kurtulanlar, bilmediğini bilenlerle bildiğini bilmeyenlerdir. Onlar birbirini bilir, birbirinden bilir, birbiriyle bilir. Ben dahi bildim, çünkü aşk işinde âşıkın mâşuka vuslatı cümle âşıklara âşikâr olur.