Şayet özgürlük kadın doğasının en yüksek mertebesiyse, aşkı ve özgürlüğü korumak adına ne tür bir himayeye ihtiyaç vardır? Evlilik, kadını kirletmekten, ona tecavüz etmekten, onun ruhunu sakatlamaktan başka bir etkide bulunamaz. Bu da , bir kadına 'ancak bana uyarsan doğurabilirsin' demek değil midir? Bu onu bir kalıba hapsetmek demek değil midir? Şayet kadın, kendisini satarak annelik hakkını satın almayı reddediyorsa, bu onu alçaltıp utandırmak değil midir? Evlilik, baskıyla ve nefretle tasavvur edilirken bile anneliğin tek onaylanmış meşru hali değil midir? Annelik özgür seçimin, aşkın, esrikliğin, cüretkâr tutkunun meyvesi olduğunda, böyle bir durumda toplumun intikamı hazırdır: O meyvenin ürünü olan masum bir başa dikenli taç giydirip, alnına o iğrenç hakareti kanlı harflerle yazmak; piç!Şu bütün erdemleri kendine mal etmek isteyen evlilik , anneliğe karşı işlediği suçlardan dolayı sonsuza dek aşkın krallığının dışında kalacaktır. .... Evet aşk beleştir, başka bir atmosferde mesken tutmaz.
Diğer Emma Goldman Sözleri ve Alıntıları
İnsan yalnızca emeğinin ürünleri üzerinden değil, yaptığı şeylere olan ilgisi ya da tutkusu, özgür inisiyatif ve orjinallik gücü bağlamında da soyguna uğrayabilir.
Bize barışı getireceği vaadiyle daha fazla savaş gemisine ve silaha yapılan bunca harcamanın varacağı nokta, "huzurlu insan, en iyi silahlanandır" savının sergilediği saçmalıktan başka bir yer değildir.
.. çünkü bedelini ödemeden, dibini görmeden, hayatın doruklarına hiçbir zaman yeniden tırmanamazsınız.
On beş yaşımda aşkımdan intihar etmenin beni mezarımda uçuk ve ilginç, solgun ve şiirsel göstereceğini düşünmüştüm; ama on altıma geldiğimde daha görkemli bir ölümde karar kıldım. "Ölene kadar dans edecektim"
İnsan yalnızca emeğinin ürünleri üzerinden değil, yaptığı şeylere olan ilgisi ya da tutkusu, özgür inisiyatif ve orjinallik gücü bağlamında da soyguna uğrayabilir.
Bize barışı getireceği vaadiyle daha fazla savaş gemisine ve silaha yapılan bunca harcamanın varacağı nokta, "huzurlu insan, en iyi silahlanandır" savının sergilediği saçmalıktan başka bir yer değildir.
.. çünkü bedelini ödemeden, dibini görmeden, hayatın doruklarına hiçbir zaman yeniden tırmanamazsınız.
On beş yaşımda aşkımdan intihar etmenin beni mezarımda uçuk ve ilginç, solgun ve şiirsel göstereceğini düşünmüştüm; ama on altıma geldiğimde daha görkemli bir ölümde karar kıldım. "Ölene kadar dans edecektim"
Herkesin ister istemez arkasına yaslanıp hayatına bakması gereken bir dönemi olduğunun farkındayım. Bu dönem, bilge yaşlılıktır; yine de ben, bilgeliğe ulaşacak kadar yaşlanacağımı zannetmiyorum. Pek çok insan hayata bakar, ama onu yaşamaz. Onların gördükleri hayatın kendisi değil, sadece gölgesidir.
Ben, doğup büyümedim; 'yoğruldum'. Hayatla birlikte, hayatın her alanında, düşe kalka yoğruldum. Gerçi bu yolun bedeli yüksekti, ama aynı bedeli en baştan yeniden ödemem gerekse bunu memnuniyetle yapardım; çünkü bedelini ödemeden, dibini görmeden, hayatın doruklarına hiçbir zaman yeniden tırmanamazsınız.
Dido Sotiriyu (Dido Sotiriu)
Soner Yalçın
İvan Aleksandroviç Gonçarov
Karen Kingsbury
Pierre Rey
Mehmet Ali Kılınç
Max Weber
Osho
Jane Austen
Cem Mumcu