Üçüncü yüzyıldan itibaren Hıristiyanlık dünyaya Kilise olarak yayılmış ve bu şekilde de kalmıştır. Puta tapan Romalılar Hıristiyanlığı kabul ettikten sonra Kiliseyi Devlet bünyesine alarak birçok bakımdan puta tapan bir Devlet halinde kalmaya devam ettiler. Belki de zaten böyle olması gerekiyordu. Fakat Roma Devleti puta tapanlar uygarlığı anlayışını fazlasıyla benimsemişti. Devletin amaçları ve kuruluş emelleri bunun en iyi örnekleridir. Öte yandan İsa Kil-isesi hangi Devlette yer alırsa alsın ana amaçlarından hiçbirini gözden çıkaramaz. Tanrı buyruğuyla üzerine aldığı ödevleri başarmak için sarsılmaz bir kararlılıkla çalışmaktan vazgeçe-mezdi. Bu amaçlardan biri, bütün dünyayı olduğu gibi puta tapan Devleti de Kilisenin hükmüne almaktır. Böylece Kilise,herhangi bir ?toplumsal birlik? ya da eserini yanıtladığım yazarın deyişiyle ?Din amaçları uğruna birleşenler topluluğu? olarak Devlette kendine belirli bir mevki aramamalı, tam tersine, her Devlet, Kiliseye aykırı ne varsa uzaklaştırarak ona üstünlük sağlamalıdır. Bu durum ne devletin, ne de başındakilerin büyüklüğünü gölgeler, şan ve şerefini sarsar. Tam tersine onları yanlış, hâlâ putperestliğe yönelmiş sapık yoldan çekip alarak ölümsüz amaçlara ulaştırır, gerçek yoluna çıkarır. Bunun için Kilise Mahkemelerinin Temelleri kitabının yazarı araştırmalarının sonunda bu temelleri ortaya koyarken günah,kusur dolu çağımızda sadece birtakım kaçınılmaz ve geçici uzlaşma esasları bulduğunu bilmeli; o kadar. Fakat eserin yazarı,sunduğu ve demin Yosif Pederin bir kısmını saydığı temellerin sarsılmaz, doğadan gelme, sonsuzluğa kadar da yaşayacak çeşit-ten olduğunu ileri sürerek gösterdiği cüretle Kiliseye, onun kut-sal, dokunulmaz ve ölümsüz yazgısına karşı gelmektedir.
Diğer Fyodor Mihailoviç Dostoyevski Sözleri ve Alıntıları
- İnsanların çoğu, en iyi arkadaşını alçalmış görmekten mutlu olur. Genellikle arkadaşlıkların bu temele inşa edildiğini de söylemek abartı olmaz. Bütün düşünen insanlar, bu eski gerçeği bilir.
- Ben, kendi kendimi bütünüyle mahvettim. Artık kendimi kıyaslayabileceğim herhangi bir şey var mıdır; ahlak kuralları filan? Bana faydası olacak hiçbir ahlak kuralı yoktur artık. Hele böyle bir durumda ahlak dersleri kadar yersiz bir şey olamaz. Ah, şu kendini beğenmiş tipler! Böbürlene böbürlene sana nasihatler vermeleri! Şu anki durumumun iğrençliğini ve pisliğini en az kendileri kadar bildiğimi bilselerdi, o koca dillerini sallamaktan vazgeçerlerdi. Bana bilmediğim ne söyleyebilirler ki? Benim sorunumla ilgili ne bilebilirler ki?
- İnsan bazen en imkansız, en çılgın düşünceye, sanki bir şeyler olacakmışçasına öyle bir inanır ki, gerçek olması için olmadık fikirler geçer aklından.
- Bizim gibi basit ve ölümlü insanlar en nihayetinde kaybediyordu.
- Aslında merak ediyorum, şimdiye kadar oyun masasına yaklaşıp da batıl bir inanca saplanmayan biri var mıdır acaba?
- Herhangi bir şeyden olduğu gibi kumar oynamaktan da para kazanılabilir ve ben de kazanmaya bakarım. Hem niçin başka bir şeyden kazanılan para, kumarda kazanılandan üstün olsun? Niçin kumar ticaretten daha kötü olsun? Doğrudur, salona giren yüz kişiden sadece bir tanesi kazanır ama tüm işlerde böyle değil midir bu?
- Sevinç ve mutluluk insanı ne kadar güzelleştiriyor! Kalbi aşkla dolu olan adam istiyor ki bu aşkını başkalarının da kalbine döksün, herkes de kendisi gibi şen kahkahalarla gülsün, eğlensin ve böyle bir insanın mutluluğu da gerçekten bulaşıcı oluyor!
- Sevinç ve mutluluk insanı ne kadar güzelleştiriyor! Kalbi aşkla dolu olan adam istiyor ki bu aşkını başkalarının da kalbine döksün, herkes de kendisi gibi şen kahkahalarla gülsün, eğlensin ve böyle bir insanın mutluluğu da gerçekten bulaşıcı oluyor!
- Ben sizden akıllı öğüt değil, beni sanki bütün hayatı boyunca sevmiş birinden kardeşçe anlayış bekliyorum.
- Gelecek demek benim için yalnızlık, gereksiz varoluş, bayat bir yaşantıdan başka bir şey değil.