ÜZGÜN KEDİLER GAZELİ - Bu gazeli yerime yazan - Sevgili kardeşim Engin Turgut?a- Hüznün tüyleri dökülür, lirik bakar kedilerin camdan gözleri Çocukluğumun kelimeleriyle şımartsam da gurbet gibi bakarlar Kedilerde gördüğüm keder üşümüş sokaklar ve akşamlar kokar Peşime takılır tenha bir şiirden atılmış masum yazar ikindisi Güz yüzlü bir kediniz olsun boşluğunuza tutunan, kalbinize taşınan Odalarda birbirinin rüyasına karışsın, gülümseyen saflığın elleri Kediler kasabasında çözülür yalnızlığın masaldan ipleri Kardeşliğin cömert bahçesinden pınar olur dostun gönlüne akarız Bir zarf gibi yırtılmasın kalbimiz, çıkarın beni mektubun içinden Kedilerin düşleriyle yıkansın şu yaralı ruhumdaki sessiz mavi Kayıp hatıralar gölgesinden dile sığmayan bir hakikat geçiyor Başkalarının kedileri de komşum olur, gözlerimizle mırıldanırız Kedim kendisini evin uysal şiiri sanıyor, şiirin aklı kısa tırnakları uzun Kedim kendisini bilge sanıyor sokakların ve aşkın ısrarla özlediği Mevsimlerin kumunu karıştırma, içinden sabah sesli bir kedi çıkar Kediler kadar yalnızım mor düşlerimden kuşlu parklar havalanır Hayallerimin toprağını eşele, ahşap kalbimi tırmala, kımıldasın her şey Çünkü bir kedi kadar gövdesi var kırılmış ve yorgun heveslerin Kedi mağrur, şehir zalim, nar küskün, kağıt paslı, hayat maskara olmuş Bu yüzden mi şiirin üzerine kül yağdırıyorlar, hızla eskiyor kelimeler Evler kedisiz yetim, sokaklar kedisiz üvey sayılır, ben budalasıyım aşkın Beni de boynu ıssız kedilerden sayın, nasılsa ağzım var dilim yok Kedilerimin kardeşiyim, inceliği ve mahcubiyeti onlardan öğrendim Beni turnasız türkülerin beni solgun bir kedinin kalbinde unutulur Sayfa : 39-40
Diğer Haydar Ergülen Sözleri ve Alıntıları
- O bir çay istemişti, trenin içinde
Biz tren yolcusuyduk, çölün içinde
Ben yalnız kalmıştım, senin içinde
Oysa kaç kişinin yerine sevmiştim seni!
Aşkı geçtik, gözlerini açabilirsin... - O bir çay istemişti, trenin içinde
Biz tren yolcusuyduk, çölün içinde
Ben yalnız kalmıştım, senin içinde
Oysa kaç kişinin yerine sevmiştim seni!
Aşkı geçtik, gözlerini açabilirsin... - öyle bir yazdı ki
sanki gökyüzünde oturuyorduk
seni öpmek gökyüzünü öpmek gibi
mavi bir şeydi
gençlik öyle bir yazdır ki
ne yurt ne ev ne oda
yalnızca gökyüzü
yeter insana
biz seninle gökyüzünde
çok oturduk
gençliğimiz
çok mavi geçti... çok! - sen kimseye küsmezsin bilirim, gözlerin de
yaprak hırsızı güz: anılar düştükçe göz
dolar, yaz gelmeden temizlemek gerekir
gözleri yoksa küskünlük de gözyaşıyla kirlenir
küsecek kadar sevmeli insan birini
o gelince küsmeli: nerdeydin bunca zaman
niye sevmedin beni, küsecek kimsem yoktu
demeli o varken de kimseye küsmemeli, - küsecek kadar sevmeli insan birini
o gelince küsmeli: nerdeydin bunca zaman
niye sevmedin beni, küsecek kimsem yoktu
demeli o varken de kimseye küsmemeli, - üstünde yağmurdan başka hiçbir şey yoktu
anlam olmak için yeterince çıplaktın
şiirin nasıl bir şey olması gerektiğini
hatırlatıyordu gözlerin, sana böyle inandım:
ben inanmak için şiir yazıyorum, gözlerin
cihangir'i hatırlatıyordu, hayal içinde fakir
üsküdar'dan o rüyaya baktım: maviydin
bir özletip bir geri çekiyordun denizlerini!
usul usul inandım güzelliğin hatırına yağan
yağmurun üstümüzde hakkı vardır, inandım
uzak bir mavi kızın gözlerindeki bulut
burada içimize yağacaktır, inandım, mavi
bir yağmurluğun da olsa şiirden ıslanırdın!
gövdene de böyle inandım, duruydu, şiirin
nasıl bir şey olması gerektiğini hatırlatıyordu:
öyle çıplaktın ki içinde şiirden başka
hiçbir şey yoktu, gövden neyi hatırlatıyorsa
ona inanıyorum, beni hatırılamasa da, biliyorum
bazı uzaklıkların hiç mektup beklemediğini...
bazı şiirler de bekleyemiyor yağmurun dinmesini! - Gözlerindeki telaşı kimin bakışları dindirebilir.
Gözlerin kimsenin bakmadığı bir çocuk gibi.
Issız ve öyle kırılmış ki, hiç susmayabilir.
Gün gelir kötü bir şiir bile dokunur insana,
Çünkü bazı sözcükler anılardan da kederlidir. - ben başkasının yalnızlığı olsaydım
bir anı olurdum kendinden başka kimseyi terk edemeyen... - gözlerin yağmurdan yeni ayrılmış
gibi çocuk, gibi büyük, gibi sımsıcak
sen bir şehir olmalısıın ya da nar
belki Granada, belki eylül, belki kırmızı
gövden ruhunun yaz gecesi mi ne
çok idil, çok deniz, çok rüzgar
çocukluğun tutmuş da yine aşık olmuşsun
sanki bana, sanki ah, sanki olur a - bana bir boşluk gönder, sen zarfsın
her mektubun içime bir çöl bıraksın.