Çarpık ağzım, yamuk ellerim ve işe yaramaz bedenim yüzünden bütün dünyaya kırgındım. Çevremde normal ve kusursuz olan her şeye bakıyordum ve kendi kendime neden farklı olduğumu, neden diğer insanlarla aynı duygu, ihtiyaç ve duyarlılıklara sahipken, normal bir yaşam sürmemi engelleyen, hatta kendimi her gördüğümde midemin bulanmasına yol açan işe yaramaz bir bedene sahip olduğumu belki yüzüncü kez soruyordum. Dört gözle bekleyecek neyim vardı? Ayak parmaklarıyla resim yapan bir sakattan başka bir şey olmam mümkün müydü? İnsanların gözünde ayak parmaklarıyla resim yapıyor olmam müthiş bir şeydi ve bana şanslı olduğumu söylüyorlardı; evet, doğruydu, fark edilen bir çocuktum. Ama sol ayağımla resim yapmam nasıl bir fark yaratacaktı? Fark edilen biri olmamın ne faydası vardı? Ben fark edilen biri olmak istemiyordum, diğer insanlar gibi sıradan olmak istiyordum. Diğer insanların elleriyle yaptıklarını sol ayağımla yapmam insanlara harika geliyordu. Belki de öyleydi, bilmiyorum. Ellerimi kullanamadığım için ayaklarımı kullanıyordum; ama bu benim gurur duymamı veya eşsiz olmamı sağlamıyordu. Aslında sol ayağımı hiçbir zaman, çok iyi tanımadığım insanların yanında kullanmıyordum; çünkü bu kendimi aptal hem de beceriksiz hissetmeme neden oluyordu. Kendimi gösteri yapan bir maymun ya da fok balığı gibi hissediyordum.
Diğer Christy Brown Sözleri ve Alıntıları
- "yalnızdım,kendi dünyama hapsolmuştum,diğerleriyle iletişim kuramıyordum;varlığımı onların varlığından ayıran,beni onların hayatı ve faaliyetleri dışında tutan camdan bir duvar vardı sanki."
- "yalnızdım,kendi dünyama hapsolmuştum,diğerleriyle iletişim kuramıyordum;varlığımı onların varlığından ayıran,beni onların hayatı ve faaliyetleri dışında tutan camdan bir duvar vardı sanki."
- Tüm bu gürültü patırtının ne olduğunu merak eden bir grup heyecanlı çocuğun yanında,tekerlekli sandalyesininin kenarında oturuyordu.
- "Her ne kadar aptal ve aciz olarak büyüsem de, bana diğerlerine davrandığı gibi davranmaya, misafir geldiğinde arka odada kalan ve adı geçmeyen "acayip şey" olarak değerlendirmemeye karar vermiş." sf.9
- Ancak annem sadece benim geri zekalı olmadığımı söylemekle yetinmiyordu, bunu kanıtlamak için elinden geleni de yapıyordu. Görev bilinciyle değil, sevgiyle yapıyordu bunu. Bu yüzden bu kadar başarılıydı.
- O benim için bir anneden daha fazlasıydı; savaştaki silah arkadaşımdı.
- "Bütün mücadelem boyunca, diğer insanlarla iletişim kurma olayında konuşmak her zaman en büyük engelim olmuştur. Sakatlığımın bana en fazla acı veren yanını oluşturmuştur."
- -Orada otururken ben neyim diye sordum kendime. Tanrı'nın yaptığı şakalardan biri sadece.-
- Yalnızdım, kendi dünyama hapsolmuştum, diğerleriyle iletişim kuramıyordum; varlığımı onların varlığından ayıran, beni onların hayatı ve faaliyetleri dışında tutan camdan bir duvar vardı sanki.
- Filme gitmeyi seviyordum. Işıkların sönmesi ve bütün sinemanın karanlığa gömülmesi, arkamızdan gelen ince, uzun bir ışık huzmesinin karanlıktan geçip başımızın üzerinden aşarak büyük ekrana düşmesi, onu parlaklaştırıp canlandırması, gözlerimizi kamaştırması, sonra ani bir sessizliğin ardından filmin başlaması çok hoşuma gidiyordu.