Yüzüncü Ad kitabının 41.sayfasından paragraf. Tanınan süre tamamlanıp,Cübeyl' deki topraklarımızı Müslümanlara bırakmamız gerektiğinde,aileden geri kalanlar Cenova'ya geri dönme kararı aldılar.Aslında geri dönmek denemez buna; hepsi Dogu'da doğmuş ve çoğu, soylarının geldiği kente hiç ayak basmamıştı.Ozamanki ceddin Bartolomeo,çok çabuk çöküntüye ve yılgınlığa düştü orada.Çünkü Embriaco'lar ilk Haçlı Seferleri sırasında kentin önde gelen aileleri arasındaydı;vaktiyle Cenova'dakendi mahalleri,konakları onlara bağlı insanlar,adlarına dikilmiş bir kuleleri vardıve kentin en büyük serveti onlarındı;oysa şimdi ,daha olmuş aileler,onların yerini alıvermişti:Doria'lar,Spinola'lar,Grimaldi'ler,Fieschi'ler...Ceddim,sınıf düşmüş gibi gördü kendini. Giderek sürgünde hissetti.Cenevizliydi ,öyle olmak istiyordu,diliyle giysileriyle,adetleriyle öyleydi;ama bir Doğu Cenevizlisi.
Diğer Amin Maalouf Sözleri ve Alıntıları
- İnsanın kendi iç hesaplaşmalarıyla tamamen baş başa kalmak istediği anlar vardır ve o noktada en küçük bir dış müdahale bile saldırı gibi algılanır.
- Hiçbir sultan benim kadar mutlu, hiçbir dilenci benim kadar mutsuz değil...
- zamanın iki boyutu vardır;
uzunluk güneşin hareketine,genişlik tutkulara bağlıdır.
ÖMER HAYYAM - Onurlu bir adam, susuzluğunu giderdiği kuyuya taş atmaz!
- Kralına karşı haklı olan bir vekil, kocasına karşı haklı olan bir kadın, subayına karşı haklı olan bir nefer, bunların hepsi iki kat cezaya çarptırılmaz mı? Zayıflar için haklı olmak bir suçtur.
- Demişsin ki : ''Bazen camiye giderim,orası gölgeliktir,güzel uyku çekilir''
-Sadece Rabbi'yle barış içinde olan bir adam ibadethanede rahatça uyuyabilir. - ''Titanic güvertesinde Rubaiyat! Batı'nın gözbebeği Doğu'nun nadide çiçeğini taşıyor! Hayyam, bize nasip olan şu güzel ânı keşke kalkıp görebilseydin!''
- Amin MAALOUF / Semerkant - Tanrı uzakta değil, oğlum. Bu insanların seni kendi kinleri doğrultusunda gütmelerine izin verme, kendi kendine kaldığında ve Tanrı huzurunda yüzünü kızartmayacak şekilde davran...
- Ölmüş atalarla her zaman pek bağdaştıramadığımız afacanca bir mutluluk yayılıyor bu fotoğraftan çevreye. Onlar yaşamdan, bizim aldığımızdan daha azını alıyorlardı; ama çok da az şey bekliyorlardı ondan ve geleceği biçimlendirmeye, bizim kadar çalışmıyorlardı. Biz, kalıcı bir mutluluk sözü alarak doğduğuna kendini inandırmış o küstah kuşaklardanız. Söz mü? Peki, kim vermiş bu sözü?
- "Herkes ötekilerin duasını sustursun diye kendi tanrısına yakarıyordu."