Yine de bütün bunlar koskoca bir hata olabilir. İyilik, yanlış yerde, yanlış zamanda meydana gelen uyumsuz bir davranış olabilir. Ölmekte olan Amos'la ilgilenen Daisy'yi düşünün ya da insanların iflah olmaz hastalara nasıl baktığını. Buna ne gerek var? (...) Daisy, annem ve başkalarıyla ilgilenen milyonlarca kişi evrim dogmasından sapar, bu yüzden de kendimiz için iyi olandan çok daha iyi olmamıza neden olan gen ıskalamasından bahsedilir. Bu söylemlere kanmamak lazım. Bir genetik kavramı olarak ıskalayan genlerden bahsedilmemesinin nedeni, genlerin hiçbir şey bilmeyen hiçbir maksat gütmeyen küçük DNA parçaları olmasıdır. Yarattıkları etkiyi kafalarında hiçbir hedef olmadan yaratırlar, bu yüzden de hata yapmaları imkansızdır. Coşkun özgecilik için hayırlı bir kaza demek daha uygun olurdu ama uzmanların pek azı kutlama havasında. Özgeciliğin bencil kökenlerine dair muhteşem bir kuram, adeta hakikatler tarafından mahvedildiği için hep acı mesajlar veriyorlar. Modem hayattaki hemen hemen her şeyin, gen bakış açısından bir hata olduğundan şikayet ediyorlar ama bu durumun kuramlarını geçersiz kıldığı gibi bir sonuç çıkarmıyorlar. Tsunami ya da deprem felaketine uğramış uzak memleketlere para göndermek hata. Tanımadığın insanlara kan bağışlamak hata. Fakirlere yemek dağıtmak hata, yaşlı bir kadının kapısının önündeki karı küremek hata, bütün paranı evlat edindiğin çocuğa akıtmak hata. Bu sonuncusu, kendi genlerini taşımayan çocukların bir kıymeti harbiyesi olmadığı hakikatinden bihaber binlerce ailenin yıllar yılı yaptığı anlaşılmaz bir hata. Aileler, onlara geri ödeme imkanı olmayan evcil hayvanlara olağanüstü bakım sağlayarak aynı hatayı tekrarlıyorlar. Bir yabancıyı tehlikeye karşı uyarmak, lokantada birine paltosunu unuttuğunu göstermek, arabası bozulmuş birini yoldan almak da hata. İnsan hayatı irili ufaklı bir dolu hataya boğulmuş. Aynı şey diğer primatlar için de geçerli.
Diğer Frans De Waal Sözleri ve Alıntıları
- Ahlakın doğrudan yaratıcı Tanrı'dan geldiğine inanan birisi için evrimi kabul etmek manevi bir uçurum demektir.
Menfur bir davranışta bulunmasını engelleyen tek şey inanç sistemi olan insandan korkarım. - Bütün bildiklerimiz şunu gösteriyor ki bir hayvan ne kadar az sayıda yavru dünyaya getirirse onlara o kadar iyi bakar.
- İnsanlar sadece inanmak istedikleri için inanırlar. Bu bütün dinler için geçerlidir. İnanç, belli insanlara, hikayelere, ritüllere ve değerlere duyulan bağlılıktan çıkar. Emniyet, otorite ve ait olma arzusu gibi duygusal ihtiyaçları karşılar.
- Bilimin yaptığı en iyi şey, fikirler arasında rekabeti ateşlemektir. Bilim bir nevi doğal seçilimi teşvik eder ve bunun sonucunda sadece en geçerli fikirler ayakta kalır ve ürer.
- Darwin'in de zamanında dikkat çektiği gibi, sadece insana has yegâne ifade yüz kızarmasıdır. Diğer primatlarda böyle ani bir kızarmaya hiç rastlamadım. İnsanların elinden gelen tek şeyin başkalarını sömürmek olduğunu düşünenler için yüz kızarması herhalde çok şaşırdıkları bir evrim muammasıdır.
- Şempanzeleri ya da bonoboları izlemenin bize neyin doğru neyin yanlış olduğunu gösterebileceğine inanamıyorum, bence bilim de yapamaz bunu, ama doğayı tanımamız, nasıl ve neden birbirimize ilgi göstermeye ve ahlaki neticeler aramaya başladığımızı anlamamıza yardımcı olur. Hayatta kalmamız, başkalarıyla iyi ilişkiler içinde olmamıza, işbirliği yapan bir topluma bağlı olduğu için geliştirmişiz bu özellikleri.
- "Maymunu ormandan çıkarabilirsiniz, ama ormanı maymunun içinden çıkaramazsınız"
- Hem iyilik hem zalimlik, hem asalet hem bayağılık bir arada olabilir - bazen aynı insanda.
- Atalarımızın henüz din sahibi olmadıkları zamanlarda sosyal kurallarının olmadığına gerçekten inanan var mı? Yardıma ihtiyacı olan birine yardım etmez, haksızlıkla karşılaşınca şikayet etmezler miydi? İnsanlar, topu topu bir iki bin yıl önce çıkan mevcut dinlerden çok önce, toplumlarının nasıl işlediğine kafa yormuş olmalı. Biyologlar bu kadar kısa süreleri hiç ciddiye almaz.
- Belki sadece ben böyle düşünüyorumdur ama menfur bir davranışta bulunmasını engelleyen tek şey inanç sistemi olan insandan korkarım. Yaşanabilir bir toplum için gerekli özdenetim de dahil, bütün insanlığımızın yapımızda olduğunu neden düşünmeyelim? Atalarımızın henüz din sahibi olmadıkları zamanlarda sosyal normlarının olmadığına hakikaten inanan var mı? Yardıma ihtiyacı olan birine yardım etmez, haksızlıkla karşılaşınca şikayet etmezler miydi?