Yeni doğmuş bir maymunu doğru düzgün görmek çok zordur, çünkü annesinin kara karnında, küçük, karanlık bir tümsekten ibarettir. Ama ben Lolita'nın bir gün önce doğan bebeğini görmek için yanıp tutuşuyordum. Onu grubun içinden çağırıp karnını işaret ettim. Lolita bana baktıktan sonra yere oturdu, sonra bebeğinin sağ elini sağ eline, sol elini sol eline aldı. Bu kulağa basit geliyor ama bebek ona sarılmış vaziyette olduğundan bu işi yapmak için kollarını çaprazlaması gerekmişti. İnsanların tişört çıkarırken yaptıkları harekete benziyordu bu. Sonra bebeği yavaşça kendi çevresinde döndürerek havaya kaldırdı ve bana açtı. Annesinin ellerinden sarkan bebeğin yüzü artık bana dönüktü. Bebek bir-iki suratını buruşturup mıkırdayınca -bebekler sıcak göbekten ayrılmaktan nefret eder- Lolita onu hemen kucağına geri aldı. Bu zarif, küçük hareketle, Lolita, yeni doğmuş bebeğinin yüzünü sırtından daha ilginç bulacağımın farkında olduğunu göstermişti. Başka birinin bakış açısından bakabilmek, sosyal evrimde büyük bir sıçramaya işaret eder. Altın kuralımız -Kendine yapılmasını istemediğini başkasına yapma- kendimizi başkasının yerine koymayı talep eder bizden. Bunun sadece insanlara has bir yetenek olduğunu zannederiz ama Lolita bu konuda yalnız olmadığımızı göstermişti.
Diğer Frans De Waal Sözleri ve Alıntıları
- Ahlakın doğrudan yaratıcı Tanrı'dan geldiğine inanan birisi için evrimi kabul etmek manevi bir uçurum demektir.
Menfur bir davranışta bulunmasını engelleyen tek şey inanç sistemi olan insandan korkarım. - Bütün bildiklerimiz şunu gösteriyor ki bir hayvan ne kadar az sayıda yavru dünyaya getirirse onlara o kadar iyi bakar.
- İnsanlar sadece inanmak istedikleri için inanırlar. Bu bütün dinler için geçerlidir. İnanç, belli insanlara, hikayelere, ritüllere ve değerlere duyulan bağlılıktan çıkar. Emniyet, otorite ve ait olma arzusu gibi duygusal ihtiyaçları karşılar.
- Bilimin yaptığı en iyi şey, fikirler arasında rekabeti ateşlemektir. Bilim bir nevi doğal seçilimi teşvik eder ve bunun sonucunda sadece en geçerli fikirler ayakta kalır ve ürer.
- Darwin'in de zamanında dikkat çektiği gibi, sadece insana has yegâne ifade yüz kızarmasıdır. Diğer primatlarda böyle ani bir kızarmaya hiç rastlamadım. İnsanların elinden gelen tek şeyin başkalarını sömürmek olduğunu düşünenler için yüz kızarması herhalde çok şaşırdıkları bir evrim muammasıdır.
- Şempanzeleri ya da bonoboları izlemenin bize neyin doğru neyin yanlış olduğunu gösterebileceğine inanamıyorum, bence bilim de yapamaz bunu, ama doğayı tanımamız, nasıl ve neden birbirimize ilgi göstermeye ve ahlaki neticeler aramaya başladığımızı anlamamıza yardımcı olur. Hayatta kalmamız, başkalarıyla iyi ilişkiler içinde olmamıza, işbirliği yapan bir topluma bağlı olduğu için geliştirmişiz bu özellikleri.
- "Maymunu ormandan çıkarabilirsiniz, ama ormanı maymunun içinden çıkaramazsınız"
- Hem iyilik hem zalimlik, hem asalet hem bayağılık bir arada olabilir - bazen aynı insanda.
- Atalarımızın henüz din sahibi olmadıkları zamanlarda sosyal kurallarının olmadığına gerçekten inanan var mı? Yardıma ihtiyacı olan birine yardım etmez, haksızlıkla karşılaşınca şikayet etmezler miydi? İnsanlar, topu topu bir iki bin yıl önce çıkan mevcut dinlerden çok önce, toplumlarının nasıl işlediğine kafa yormuş olmalı. Biyologlar bu kadar kısa süreleri hiç ciddiye almaz.
- Belki sadece ben böyle düşünüyorumdur ama menfur bir davranışta bulunmasını engelleyen tek şey inanç sistemi olan insandan korkarım. Yaşanabilir bir toplum için gerekli özdenetim de dahil, bütün insanlığımızın yapımızda olduğunu neden düşünmeyelim? Atalarımızın henüz din sahibi olmadıkları zamanlarda sosyal normlarının olmadığına hakikaten inanan var mı? Yardıma ihtiyacı olan birine yardım etmez, haksızlıkla karşılaşınca şikayet etmezler miydi?